Odaklanamıyoruz

Geçtiğimiz hafta bu köşede, ABD’de yaşana yetişkinlerin zekâ düzeylerinde son yıllarda yaşanan düşüşe değinmiştik. Her ne kadar bu durumun sebeplerine yönelik henüz kesin bulgular mevcut olmasa da, eğitim sistemleri ve teknoloji kullanım yoğunluğunun en önemli gerekçeler arasında yer aldığı düşünülüyor.

Geçen hafta da değindiğim gibi, özellikle cep telefonu ve sosyal ağlar başta olmak üzere teknoloji bağımlılığına yol açan yoğun İnternet kullanım düzeyinin insan sağlığı üzerinde sadece görme bozuklukları, obezite, baş ağrısı, uyku bozuklukları ya da anksiyete gibi sorunlara sebep olmayıp, fizyolojik olarak da etkileri olduğu biliniyor. Örneğin, karpal tünel sendromu ve postür bozuklukları gibi vücut yapısında yaşanan ciddi sıkıntıların yanı sıra beyinde görülen küçülme ciddi sorunlar arasında yer alıyor.

Tüm bunların yanında, asıl endişe verici sorunun ise unutkanlık ve dikkat süresinin kısalması gibi zihinsel aktiviteler ile ilgili gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle gençlerin derin düşünme ve muhakeme yeteneklerinin zayıfladığına ilişkin çok sayıda çalışma bulgusu bizlere bu gelişmelerin zekâ seviyesinde yaşanmaya başlayan düşüş ile ilişkisi olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Bu durumun sosyal ağlar tarafından da bilindiğini ve hatta desteklendiğini söylemek ise yanlış olmaz. Artık sosyal ağların neredeyse tümü dikey ekranda çekilmiş, izlenmesi kolay, değer katmaktan öte ilgi çekmesi sayesinde popüler olabilen kısa video paylaşımlarına öncelik veriyor. Post-modern tüketim kültürünün ulaştığı bu son nokta, dijital dünyada gözlerini açıp küçük yaştan itibaren bu kültürün içinde büyüyen genç kuşakların düşünme ve yorum yapma arzu ve yeteneklerini de körelttiğine yönelik eleştirilere maruz kalıyor.

Daha önce Roger Paradoksu konulu yazılarımda değindiğim gibi, günümüzde pek çok birey ihtiyacı olan bilgiye araştırarak erişmek yerine, doğruluğunu umursamadığı ve kendisine hazır olan bilgiye erişmekle yetiniyor ve bu durumdan hoşnutsuzluk da duymuyor.

Bu durumu bazı uzmanlar dışarı çıkmayan ve geleneksel oyuncaklarla oynamayan çocukların beyinlerinin yeterince kanla dolmaması sonucu nöron bağlantılarının zayıf kalması ve bilişsel gelişiminin yeterli gelişmemesinin yanı sıra elektronik cihazlarla yoğun temas sonucu beynin daha az uyarılması ve beynin eleştirel düşünmeyi ve muhakemeyi yöneten korteksinin incelmesine bağlıyor.

Sebebi ne olursa olsun, özetlemeye çalıştığım bilimsel çalışma ya da görüşlerin tamamına yakınının temelinde yoğun teknoloji kullanımı ile zekâ seviyesinde yaşanılan negatif yönlü değişim arasında ciddi bir ilişki olduğu fikrinin bulunması bizleri endişelendirmek için fazlasıyla yeterli görünüyor.

Peki, bu koşulları değiştiremiyorsak, çözüm olarak neler yapılabilir, isterseniz sonraki sohbetlerimize de bu noktadan devam edelim…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA