İçimizdeki hebdocular

Bir insan ne kadar aşağılık olabilir, bunun bir sınırı var mıdır, gerçekten bilemiyorum.

Bir meczup çıkıp da kutsal kitabımızı yakma girişiminde bulunduğunda “kininde boğulsun” diye geçirmiştim içimden. Çünkü, o şahsa bireysel olarak sosyal medyada verilen her tepkinin onu sonraki eylemlere motive etmekten başka bir işe yaramayacağını düşünüyorum.

Benzer bir şekilde, bir mizah dergisi kisvesi altında bir avuç faşistin yüreklerimizi yakan depremin hemen ardından yayınladıkları karikatürü gördüğümde de aynı duyguları hissetmiştim.

Yukarıda verdiğim örneklerdeki insanlıktan nasibini alamayan her iki güruhun da ortak paydalarının ülkemize olan düşmanlıkları olduğunu tüm dünya biliyor. Yine biliyoruz ki, bize yapabilecekleri en büyük kötülük de sinir uçlarımıza dokunabilecek marjinal davranışlar sergileyebilmekten ötesine gidemez. Ve bu davranışlarından gurur duyduklarını her ortamda söz edebilecek kadar da rahat bir ruh halinde olmaları şaşırtıcı olmamalı.

Peki ya içimizdeki hebdocuları motive eden ne olabilir? Örneğin, nasıl bir ruh hali bir genci sosyal medyada canlı yayın açıp güle oynaya depremde hayatını kaybedenlere hakaretler etmeye motive edebilir?

Ya da bir grup genç nasıl olur da göçük altında kalanlara telefon açarak onlarla eğlenebilecek kadar insanlık dışı bir davranışta bulunabilir? Popüler olma arzusu mu? Kolay yoldan zengin olma çabaları mı?

Düşünmeden edemiyorum… Nasıl bir ruh hali akıl sağlığı yerinde olan insanların bunlara cüret edebilmesini sağlar? Çocukluklarında nasıl bir travma yaşamıştır ki bu hale gelebilsin bu gençler? Aileleri durumun farkında mıdır? Eğitim hayatları boyunca öğretmenleri bu gençlerde bir farklılık hissetmemiş midir? Peki ya arkadaşları onlar hakkında ne düşünüyordur acaba?

Medyada okuduklarımız doğru ise yakalandıklarında ilk ifadeleri “ben yapmadım, hesabım çalınmış” ya da “ruh halim çok kötüydü, ne yaptığımı hatırlamıyorum” şeklinde bu gençler, yukarıda bahsettiğim düşmanlar kadar bile cesurca davranamayıp, yaptıklarını anında inkâr edebiliyorlar!

Canlar yitip giderken, insanların perişan hali yüreklerimiz parçalarken, bizler sadece dualar edip elimizden gelen ne varsa yapmaya çalışırken, bu acıların bir grup gencin eğlencesi haline gelmesi kanıma dokunuyor!

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA