Farkındalık yaratmak

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, atmış olduğu bir twitte İnternet ortamında dezenformayon yayarak oluşturulan çevrimiçi bilgi kirliliğinin artık bir ulusal güvenlik sorunu haline geldiğini ifade etti:

“Hakikati çarpıtarak, yalan haberlerle kamuoyunda infial yaratmak tam anlamıyla bir medya terörüdür. Yalan habere dayanan bu kara düzen, toplum huzurunu açıkça tehdit ettiği için bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmelidir.”

Özellikle Katarlı gençlerin ülkemizde sınavsız tıp eğitimi alabileceklerini iddia eden İnternet haberlerinin ardından gelen bu uyarı aslında yakın gelecekte yaşanması olası düzenlemelerin sinyalini vermesi açısından önem arz ediyor.

Hatırlayanlar mutlaka olacaktır, geçtiğimiz haftalarda bu köşede çevrimiçi bilgi kirliliğinin artık tüm İnternet’i kaplaması sebebiyle durumu Marmara denizini kaplayan müsilaj problemine benzetirken, bahsi geçen yazıyı şu cümlelerle noktalamıştım:

Denizlerimizdeki müsilajdan kurtulabilmek için denizleri kirleten kaynakları yok etmemiz gerekiyor. Peki, online müsilajı benzer bir yolla temizleyebilir miyiz? Çok zor maalesef…

Yazıyı okuduktan sonra “Neden çok zor?” diye soranlar cevabı bundan tam 27 yıl önce, Neil Postman tarafından yazılan “Televizyon: Öldüren Eğlence” adlı kitapta geçen aşağıdaki paragrafta bulabilirler:

Sembolik ortamdaki değişiklikler doğal ortamdaki değişikliklere benzerler; ilk önce tedrici bir süreci yansıtan ve katkı niteliğinde oluşan değişiklikler, daha sonra topluca, fizikçilerin dediği gibi kritik bir büyüklüğe ulaşır. Yavaş yavaş kirlenen bir nehir ansızın zehirli olur; balıkların çoğu ölür; yüzme sağlık açısından tehlike yaratmaya başlar. Ama o zaman bile nehir aynı görünebilir ve nehirde hâlâ bir kayık yüzebilir. Başka bir deyişle, yaşam yok olduğu zaman bile nehir ortadan kalkmaz; tabii sağladığı yararlar da. Ancak değeri ciddi ölçüde azalmıştır ve bu berbat durum bütün çevrede zararlı etkiler doğuracaktır. Elektronik medya sembolik ortamımızın niteliğini kesinkes ve dönüşü olmayan biçimde değiştirdiğine göre eminim biz de kritik bir büyüklüğe ulaşmış durumdayız.”

Kitabında müsilaj benzetmesini bizden neredeyse 30 yıl önce kullanan Postman, televizyon başta olmak üzere çağımızın modern iletişim araçlarını eleştirirken o dönemlerde dijitalleşmeye başlayan medyanın ‘kesinkes ve dönüşü olmayan biçimde’ hayatımızı kapladığını ve yaşanan kirlenmenin farkına varamasak da artık faydadan çok zarar vermeye başladığını ifade ediyor.

O halde çözüm ‘farkındalık’ yaratmak olabilir mi? Bir düşünün isterseniz…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA