Merkez’den KKM’lere Pazar Hamlesi

Herkesin dilinde “Kur Korumalı Mevduatlar (KKM) ne olacak?” sorusu dolanırken, Merkez Bankası (TCMB) yaptı yapacağını:  Pazar günü bir ön alma ile sistemi sonlandırma konusunda harekete geçti. Doğrusu, 3,5 trilyon TL’ye ulaşan ve 7 aylık maliyeti de 60 milyar TL’ye bulan bu uygulama konusunda bir karar vermek gerekliydi de… de işte !?..

KKM mevduatları ekonomi yönetimi için önemli bir yük ve risk. Başlangıçta dövize olan talebi frenlemek amacıyla hem kur farkından elde edilecek geliri, hem de faiz getirisini garanti eden sistem için “2 milyar dolar bile toplayamazlar.” diyenler dahi, 130 milyar doları aşan bu uygulamayı şaşkınlık içinde izlemekteler.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütçesinin üçte ikisi büyüklüğündeki KKM uygulamasındaki fon büyüklüğünün amacı “dövize kayacak varlıkları TL’de tutup, döviz talebini azaltmaktı.” Uygulayıcıların dahi beklemediği bu büyüklük aslında bir politika aracının devreye sokulmasıydı. Uygulama sayesinde kazanılan zamanda, alınan önlemler ile ekonomide elde edilen kazanımların  dövize, dolayısıyla KKM’ye talebi azaltacağı beklenmekte idi.

Dövizin seçimlerden önce altı ay gibi bir süre sabit seyir izlemesi, sınırlı bir çıkışa neden olsa da yurt içi tasarruf sahiplerine ekstra bir de faiz verilmesi, KKM’nin devamı yönündeki beklentiyi sürdürdü. Aslında seçim ekonomisi ile seçim döneminde verilen vaatlerin finansal karşılığı sorunu da KKM sahiplerini, uygulamanın devam edeceği yönünde ümitlendirdi.

Şimdi dolaylı olarak bankaların yükümlülüklerini arttırarak, bankaları  ve dolayısıyla müşterilerini KKM’den vaz geçirmeye çalışılmaktadır.  Aslında KKM’nin  bankaların toplam mevduatları içindeki payı %50’ye dayanmıştır. Bazı bankalar mevduatının %25-35’ini ayırırken bazıları da mevduatlarının yarısını KKM’den  toplamaktadır.

Bankaların 1 aya kadar vadeli yabancı para mevduatına uygulanan zorunlu karşılık oranı %29’a yükseltildi. Böylece brüt döviz rezervleri artar. Döviz kredi maliyeti de pahalılaşır.

Bankalar toplam mevduatının yarısını oluşturan KKM’yi indirmek durumunda.. Aksi takdirde ek menkul kıymet tutacak. Bu da TL mevduat faizini arttıracaktır.  Bu durumda bankalar KKM’ye yönlendirme yapmayacaktır.

Bu dönemde yinelenerek yapılan en önemli yanlış, “bir gecede alınan kararlar ya da hafta sonu tebliğleri” gibi alınan yeni aksiyonlar olmamalıdır. Ekonomi iletişimi, fiili durumdan daha etkilidir. Sürecin en önemli yanı güven ve öngörülebilirliktir. Bu sürecin bu şekilde “oldu-bitti” tarzında gelişmesi politikaların gücünü de azaltacaktır.

Bu maliyetli ortamda, 24 Ağustos beklentileri de faizin artması yönünde olacaktır.

KKM’deki kaynakların da eski getirisi olmadığından mevduat sahiplerinin ya yeni getiri düzeyine rıza göstermesi, ya TL’deki muhtemel yüksek faize yönelmesi ya da dövize dönmesi beklenir. Belki gayr-ı menkul bile cazip gelebilir ancak yüksek fiyatlar bu tercihi zorlaştıracaktır. Belki emtialar, altın vs de bu dönemde önem kazanabilir.

Borsa için büyük bir imkan olan bu fonlar, Borsa Istanbul’un derinlik kazanmasında da etkili olacaktır. Borsanın  yeniden 3 cent seviyelerinden 5 cente yönelmesi bile  mümkün olabilir.

İbrahim Attila ACAR