Yapay Zekâdan korkmak

İngiltere başbakanı geçtiğimiz günlerde bir konuşmasında yine yapay zekâya değinerek ülke olarak önceliklerinin ulusal güvenliğe yönelik tehditler olduğunu belirtmiş. Gerçekten de, her ne kadar medyada ve sosyal ağlarda sürekli yapay zekânın insanları işsiz bırakacağı yönünde felaket senaryoları ön plana çıkarılıyor olsa da, esasen ivedilikle güvenlik başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde ciddi kaygılara yol açan sıkıntıların çözümüne yönelik çabaların ön plana taşınması gerekiyor.

Çünkü istihdam sorunu kısa vadede karşılaşacağımız bir durum değil. Uzun vadede ise hiçbir devletin işsizliğe sebep olabilecek gelişmelere kolaylıkla müsaade edeceğini zannetmiyorum. Teknolojinin işsizliğe sebep olacağına ilişkin tartışmalar esasen çok da yeni değil. Verimliliği arttıran her yenilik, düşük düzeyde beceri gerektiren rutin işlerin gerçekleştirilmesinde özellikle mavi yakalı çalışanlara olan ihtiyacı azaltırken yeni iş olanakları sunarak bir şekilde istihdama yönelik dengenin oluşmasını sağlamıştır.

Yapay zekâ ise daha sofistike görevlerin gerçekleşmesinde beyaz yakalılar açısından da sorun teşkil etmesi sebebiyle eleştiriliyor. Oysa ki, daha önce de pek çok yazımda belirtmeye çalıştığım üzere duygusal zekâ faktörü halen insanların yapay zekâya karşı ciddi bir üstünlüğü olarak kalmayı sürdürüyor.

Örneğin, bir gazetede yapay zekâ tarafından hazırlanan köşe yazıları sunulmaya başlansa, ilk günlerde “Acaba ne yazmış?” diye merak edip okuyanlar mutlaka olacaktır. Ancak takip eden günlerde muhtemelen çok az kişi yapay zekâ tarafından kaleme alınan köşe yazılarını takip etmeyi sürdürecektir.

Hatta, bu durumu ChatGPT de kabul ediyor. Bu konuya ilişkin sorduğum soruya verdiği cevap aynen şu şekilde:

Yapay zekâ tarafından oluşturulan içeriğin, insan deneyiminin ve duygularının derinliğinden yoksun olabileceğini dikkate almak önemlidir. ChatGPT gibi yapay zekâ modelleri, mevcut veriler üzerinde eğitilir ve kalıplardan öğrenir; bu nedenle, bir insan köşe yazarının sunabileceği düzeyde anlayışa, bağlama veya kişisel bağlantıya sahip olmayabilirler.

Benzer bir şekilde, “Çocuğunuz için öğretmen olarak bir insanı mı yoksa robotu mu tercih edersiniz?” sorusuna ebeveynlerin tercihinin bir ‘insan’ eğitmenden yana olacağını düşünüyorum.

Haftaya kaldığımız yerden devam edelim…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA