Metaverse’i üç kelime ile tanımlamak

Bir önceki yazımızda ticari kaygılarla abartılı bir şekilde pazara sunulan pek çok ürün ve hizmetin uzun vadede hüsran ile sonuçlandığını gösteren bir örnek paylaşmıştım. Konumuz metaverse olunca geçmişten örnekler vermek önem arz ediyor, çünkü çok fazla değer yüklenen bu kavramın henüz uluslararası düzeyde kabul görmüş standart bir tanımı bile bulunmuyor.

Geçtiğimiz hafta McKinsey tarafından kapsamlı bir metaverse raporu yayınlandı. Bu raporda, işletmelerin mutlaka metaverse teknolojilerine yatırım yapmaları tavsiye edilirken, 2030’a kadar 5 trilyon dolar değer üreteceği tahmin edilen metaverse’in şirketler tarafından ihmal edilemeyecek kadar büyüyeceğine işaret ediliyor.

Bununla birlikte, yine aynı raporun giriş bölümünde metaverse tanımlanırken, net bir tanım dahi yapılamadığını görüyoruz:

Metaverse, bir oyun platformu, sanal perakende satış noktası, eğitim aracı, reklam kanalı, dijital sınıf, dijital deneyimlere açılan yeni bir kapıdır. Metaverse, insanların hayal gücünün hayal ettiği şey gibi görünüyor. Ancak terim on yıllardır dolaşımda olmasına rağmen günümüzde metaverse’i tanımlamak güçtür.

Esasen, metaverse’i ilk tanımlayan sözlük olan Oxford bile aşağıdaki tanımı uygun görmüş:

Sanal gerçeklik yazılımı aracılığıyla uygulanan gerçekliğin sanal bir temsilini tanımlamak için kullanılan argo bir terim”

Takip eden dönemde metaverse’in daha gerçekçi bir tanımı Collins tarafından aşağıdaki şekilde tanımlanmış:

Üç boyutlu sanal ortamları içeren İnternet’in önerilen bir versiyonu

Yukarıdaki bilgiler bile aslında bize metaverse’in en basit haliyle “üç boyutlu İnternet” olarak tanımlanabileceğini gösteriyor.

Gerçekten de, metaverse dediğimiz kavram aslında halen çok oyunculu çevrimiçi oyunlar için yaratılan sanal dünyalardan başka bir şey değil. O yüzden de McKinsey’in raporunda da zaten metaverse’te ortaya çıkması beklenen pazar büyüklüğü tanımlanırken, uzaktan eğitim pazarı için 180 milyar ila 270 milyar dolar arasında, reklam pazarı için 144 milyar ila 206 milyar dolar arasında, oyun pazarı için ise 108 milyar ila 125 milyar dolar civarında bir büyüklük tahmin edildiği ifade ediliyor.

Diğer bir ifade ile, geçmişte daha çok strateji oyunları için geliştirilen üç boyutlu sanal evrenlerin, metaverse olarak adlandırılan bir çatı altında eğitimden oyuna, reklamdan e-ticaret’e kadar pek çok alanda yeni pazarlar yaratacağı düşünülüyor.

Buraya kadar itirazım bulunmamakla birlikte, başa dönersek metaverse’in başarısı açısından asıl sıkıntının toplumsal benimseme aşamasında yaşanacağını düşünüyorum. Sebeplerini de sonraki yazıda tartışmak üzere mutlu bayramlar diliyorum!

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA