Sınavsız eğitim

Bırakın eğitim sisteminde radikal değişiklikler yapmayı, bir ülkede eğitim sistemi üzerine tartışmalar yapılması bile o sistemde ciddi sıkıntılar olduğunun önemli bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ülkemizde gerek ilk, orta ve lise düzeyindeki temel eğitimlere, gerekse üniversite eğitimine ve bu eğitimlere giriş sınavlarına yönelik çok sayıda değişiklikler yapılmasına rağmen, halen yeni düzenlemelere yönelik beklentilerin konuşuluyor olması eğitim konusunda bir yerlerde hata yaptığımızı gösteriyor olabilir mi?

Eğitim kalitesini gösteren çok sayıda gösterge vardır. Örneğin, uluslararası düzeyde gerçekleştirilen Pisa gibi araştırma bulguları bu konuda önemli göstergeler arasında yer alır. Üniversite giriş sınavlarına ilişkin veriler incelenerek dahi bu konuda oldukça önemli bilgilere ulaşılabilir. Sınavda tek bir doğru soruya cevap veremeyen ya da düşük performans gösteren öğrencilerin yıllara göre sayısı, bölgelere göre dağılımları vb. veriler bu açıdan önem arz etmektedir.

Hâl böyle iken, üniversite eğitimine giriş sınavlarına yönelik sıkça yapılan yapısal değişikliklerin ne öğrencilere, ne eğitim sistemine, ne de ülkeye beklenilen faydaları sağlamadığını geçmişte defalarca yaşayarak tecrübe ettiğimizi söyleyebiliriz. İhtiyaç duyulan değişiklikler ise üniversite öncesi ve sonrası eğitimleri eş zamanlı olarak ele alan, daha kapsayıcı ve bütünleşik bir yaklaşım ile gerçekleştirilmesi durumunda etkili olabilecektir.

Ülkemizin gelecekteki ihtiyaçlarını göz önüne alarak uygun niteliklerde uzman işgücü yetiştirebilmek için ilkokuldan üniversiteye kadar her aşamada öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre uzmanlaşmalarını sağlayacak bir sistem sağlanabildiğinde, zaten üniversite sınavı gibi gençlerin tüm hayallerini birkaç saatlik stres dolu bir sınava endekslemeye gerek kalmayacağı gibi, ilkokulda okumayı öğrendiği andan itibaren test çözmeye yönlendiren ezberci eğitim sorunu da yerini düşünen, üreten, katkı sağlayan gençler yetiştiren bir sisteme bırakabilecektir.

Eğitim sisteminde yapılan her değişikliğin gelecekte en az 40 yıllık bir süreçte etkilerini sürdürdüğünü düşündüğümüzde, bu konuda ne kadar hassas olmamız gerektiği söylememiz yanlış olma. ‘Milli’ kelimesinin sadece eğitim sisteminin adı olmanın ötesinde, gerçekten de ülkemizin uzun vadeli stratejik hedeflerine hizmet edecek şekilde eğitim sistemimizin alametifarikası olması ümidiyle üniversite sınavlarında tüm adaylara başarılar diliyorum…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA