Fırtına Sonrası Etrafı Toplamak

Ekonominin hassas günlerinin ardından, ortaya çıkan derin bir sessizlik ve dağılan ortamı toplamanın telaşı var. Geçti mi? Şimdilik geçti… Dolar kuru 20 ₺ olacak, yok 25 ₺… “Gitti gidiyor!”  dercesine bir yüksek kur söylemleri yürekleri ağızlara getirdi. Neticede gördük ki bu gidiş “hayra alamet değil!..”  Sonuçta, ekonomi yönetimi de bir noktada müdahale kararı aldı. Bu tür durumlara karşı, bu konuda kararlılık sergileyen bir irade gördük. Bunun piyasalara yansıyan pozitif yanını dolar kuru ile gözlemlemiş olduk.

Ancak, “aya göç var da kalan biz miyiz?”  hesabı evini damını, bahçesini bağını, damdaki ineğini satıp dolara yatıranlar… Hatta bankadan kredisini çeker çekmez, henüz eline almadan dövize çevirenler, bu dönemin “selden kütük kapma” yarışı olarak da hatırlanacak. 

En nihayetinde, “belirsizlik ve karmaşa” ekonominin hiç mi hiç sevmediği durumlar. Ancak en çok kazançlar ve kayıplar da böyle vakitlerde yaşanır. Kontrollü durumlar, beklentilere de kontrollü tepki verecektir. Şunu da ihmal etmemek gerekir ki yabancı pek çok analistin de ifadesiyle “Türkiye bir korku tüneline sokuldu.” Bu tünelin yansımaları da dolar ve faiz göstergeleri ile kendini göstermiş oldu. Putin’in dahi “Bu belirsizlik ortamında Türkiye gibi olamazdık!” deyip, faizleri yükseltmesi bunun en önemli göstergesidir

Faiz konusu, ekonomi için genelde istenmeyen bir durumdur. Verilirse de zaman kazanmak için verilir. Aksi durum uzun süre hastayı narkozda bekletmek gibidir ki buna dayanmak mümkün değildir. Faiz, maliyet demektir; yatırımları ertelemek demektir. Türkiye gibi yatırıma ihtiyacı olan, üretim yapmak isteyen ülkeler için en önemli konu, düşük faizleri yakalayarak yatırım çekebilmektedir. Dolayısıyla kaynakları yatırıma sevk edebilmektir.

Şimdi yüksek kur mu yoksa yüksek faiz mi seçeneği ile karşı karşıya kalan ülkeler için, her iki seçenek de ölümlerden ölüm beğenmek gibidir. Asıl yönetilmesi gereken husus, buna sebep olan etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Ekonomiler için asıl kurtuluş savaşları bu yolda verilmektedir.

Döviz sebebiyle ne tasarruf sahipleri sebepsiz getiri elde etmeli ne de kaybetmelidir. Ekonomi politikası, varlıkları korumanın garantisi olmalıdır. Endişe ve panik her daim yıkıcı sonuçlar doğurur. Selden kütük kapmaya çalışmanın sağlıksız sonuçlarını hep beraber gördüğümüzü ve yaşadığımızı düşünüyorum

Bu günlerin “ibret”  olması ve gereken derslerin çıkartılması umuduyla, refahın habercisi bir dönemin başlangıcı olmasını ümid ediyorum. Umarım bu seneki hesap – kitaplarımız, içimizi ferahlatan cinsten olmuş olsun. 

Prof. Dr. İbrahim Attila ACAR