Her bir mültecinin göçebe ruhu, bir yere kadar ona eşlik edecektir… Sonunda elbette bir gün herkes evine, bağına, bahçesine dönmek isteyecektir. Doğup büyüdüğü, anılarını biriktirdiği yerlerde yaşamak isteyecek.. Vatan kavramını ruhunun derinliklerinde hissedecek; bir şekilde gönlü akıp gidecektir. Bu durum vatanı da, üstündeki insanını da kıymetlendiren bir durumdur. Şartlı bir davranış ve beklentiler o vatan olgusunu eksiltmez sadece istek, heves gibi beklentileri arttırır.
Suriye’den ya da dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye kalkıp gelenler için de bu böyledir. Bir tatlı huzur ve umudun peşinde, geride bırakılanlara dönüp bakmadan yürüyüp gelmek hiç de kolay olmasa gerek. Şimdi bu gelişin bir de dönüşü olacak mı kısmına bakıldığında dönüşler şüphesiz olacaktır. Geri dönüşler konusunda aceleci olmadan, bir kaç tespitler uygun olacaktır:
İlk olarak fiili durumda, kendi halkının üzerine bombalar yağdırmaktan çekinmeyen devlet başkanı Esad, ülkesini terk etmiştir. Ülke 15 seneye varan yıkımın etkisini taşımaktadır. Önemli mülkiyet sorunları olacaktır. Evler, haneler, araziler üzerinde yaşayanlar ile birlikte el değiştirmiştir. Bunların bir kısmı dünyasını değiştirmiş; bir kısmı izini tozunu kaybetmiştir. Başta yaşam alanı olarak mekanların, evlerin yeniden inşası, altyapı, ekonomik hayatın yeniden canlanması, ekim dikim faaliyetleri derken iki ile üç yıllık bir sürede bir milyonluk bir göçmen grubunun hareket ettirilmesi büyük başarı sayılmalıdır.
İkinci olarak 2011 yılı başları Suriye iç savaşı için bir başlangıç olarak kabul edildiğinde, bebek ve çocuk olarak gelenlerin büyüdüğü, büyüklerin evlenip çor-çocuğa karıştığı, belki Türkiye’deki okullarda hayata devam ettiği; yetişkinlerin, iş güç sahibi olduğu, hatta vatandaşlık aldığı bir gerçektir. Bir düzen kolay kurulmuyor… Kolay da bozulmayacaktır.
Kısa vadede çok fazla bir iyimserlik olmamakla beraber yine de belli bir miktar dönüşler ilk anlarda görülebilir. Bu kişiler ya da ailelerin son dönemde gelenlerden oluşma ihtimali yüksektir. O bakımdan Suriye şartları ne kadar hızlı normalleşirse geri dönüşler o ölçüde hızlı olacaktır. Başta güvenlik çok önemlidir. İmar faaliyetleri ve devletin yeniden inşası önemli ölçüde Suriye’den gelen göçmenler için bir fırsat penceresi haline de dönüşebilir. Çarşı pazarların kurulması ve işyerlerinin yeniden açılabilmesi için başta güvenlik ve hukuk gibi ticaretin en temel kuralları işleme alınacaktır.
Önemli ölçüde suça karışanlar ve bunların yargılanması, topluma kazandırılması ve düzensiz 10 küsur senedir hayatını sürdürenlerin normalleşen bir hayata adapte olması sorun olabilir. Yine de Türkiye açısından birkaç satır başına dikkat çekmekte fayda var.
Türkiye 2012’den bu yana bütçesinden de mülteci ya da geçici korunma talebinde bulunanlar için önemli bir kaynak ayırmaktadır. 100 milyar dolar gibi önemli bir kaynağın, şu ana kadar harcandığı ifade edilmektedir. Mültecilerin bir kısmı, ekonomik faaliyetlere dahil olsa da bir kısmının destek ve yardımlarla yaşadığı bilinmektedir. Devlet bütçesindeki bu yükün azalması beklenmektedir. Bu kaynaklar yurt içi başka alanlara kaydırılabilir.
İkinci konu, ülkesine dönenlerin boşalttığı konutlar sebebiyle kiralık ev sayısında yaşanacak bolluk sebebiyle ev kiralarındaki düşüş yaşanabilir. Bunun da ilk anda bir etkisinin olma ihtimali yüksektir. Yaklaşık 2 sene içinde açığa çıkabilecek 100 bin konut dahi önemli bir arz fazlası oluşturabilir. Böylece ev kiralarının artışı yerine sabit kalması, belki bir miktar geri çekilmesi beklenir.
Suriyeli mültecilerin çalıştığı sektörlerde işçi açığı ortaya çıkabilir. Geri dönüş yapanların boşalttığı işlere işçi bulmak ya da bu alanlarda çalışacakları yetiştirmek zaman alabilir. Ancak başta da belirtildiği gibi düzen kurmak zor olduğu kadar bozmak da zordur. Düzenli işinden ayrılanların altı ay bir sene gibi bir sürede işinden ayrılması sözkonusu olması halinde bunları yerine yenileri yetiştirilmelidir.
Son olarak Türkiye’de konut sahibi olan, iş – güç sahibi olan, işveren durumundaki Suriyeli’lerin almış oldukları çifte vatandaşlıklar da dikkate alınmalıdır. Aslında bu durum Türkiye için bir avantaja dönüşebilir: bölgede milyonlarca kişi Türkçe konuşmaktadır. Bu durum Türkiye’den ilişiği kesme konusunun ertelenmesine sebep olabilir. Çifte vatandaşlık avantajları ile Suriye ile Türkiye arasındaki ticaret köprüleri gelişebilir. Yine bütün bu durumlar için Suriye’nin normalleşmesine ve oradaki ortamın ticarete ve yaşamaya elverişli olmasına göre değişeceğini belirtmekte fayda vardır.