Bilgi zenginliği, dikkat yoksulluğu yaratır

Bir süredir paylaşmakta olduğumuz çoklu görev davranışları ve sosyal medya ilişkisi ile bu ilişkinin dikkat dağınıklığına ve bağımlılığa etkileri üzerine değerlendirmelerimizi bu yazımız ile tamamlayalım.

Ödüllü ekonomist ve bilişsel psikolog Herbert Alexander Simon tarafından yarım asır önce, yani içinde bulunduğumuz dijital çağın çok öncesinde sarf edilen şu sözler günümüzde yaşadığımız dikkat dağınıklığı problemine yönelik en önemli kehanetlerden birisi gibidir:

Bilgi açısından zengin bir dünyada, bilgi zenginliği başka bir şeyin kıtlığı anlamına gelir: bilginin tükettiği şeyin kıtlığı. Bilginin tükettiği şey oldukça açıktır: Alıcılarının dikkatini tüketir. Dolayısıyla bilgi zenginliği, dikkat yoksulluğu yaratır ve bu dikkatin, onu tüketebilecek bilgi kaynaklarının aşırı bolluğu arasında etkili bir şekilde dağıtılması ihtiyacını doğurur.

Kutsal enformasyon kaynağımız olan İnternet ve bilhassa sosyal ağların günümüzde yapay zekânın da katkılarıyla her türlü bilgiye (ki bunların arasında dezenformasyonun da önemli yeri olduğunu tekrar not düşelim) rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Ancak, günümüzün problemi haline gelen çoklu görev davranışlarının zihinsel aktivitelerimizde darboğazlara sebep olduğuna önceki yazılarımızda değinmiştik. Kısaca özetlemek gerekirse, bilişsel kaynakları öncelik durumlarına göre farklı kaynaklara tahsis eden zihnimiz, günümüz koşullarında dikkat dağılması ve bilişsel kontrol kaybı gibi sıkıntılara maruz kalabiliyor.

Eğer insanüstü varlıklar ya da ChatGPT gibi yapay zekâ ile çalışan robotlar olsaydık, sınırsız bir odaklanma ve bilgiyi özümseme kapasitesine ve her türlü bilgiyi depolamak için neredeyse sınırsız bir hafızaya sahip olabilirdik. Elbette, Elon Musk gibi pek çok girişimcinin güdümünde bu konuya odaklanan yeterince araştırma projesinin varlığı sayesinde muhtemelen çok uzak olmayan bir gelecekte bu konuda yeterince hevesi ya da ihtiyacı olan insanların prefrontal kortekslerine yüksek işlem kapasitesi ve geniş hafıza bankası sağlayan çipler yerleştirilebilecek. Ancak şimdilik zihinlerimizden çok daha fazlasını beklememiz doğru olmaz.

Yukarıda değindiğimiz gibi, çoklu görevlerin insanların üretkenliğine verdiği zararların başında dikkat dağınıklığı geldiğini söyleyebiliyoruz. Ancak zarar gören sadece üretkenlik değildir. Pek çok araştırma bulguları çoklu görev alışkanlıklarının daha yüksek stresle de ilişkili olduğunu gösteriyor.

Özellikle iş ortamında çalışanların ya da ders çalışan öğrencilerin kendilerine zor, yorucu ya da ağır gelen çalışmalarına ara vermek ya da bir süreliğine farklı görevlere odaklanmak gibi makul görünen sebeplerle yapabileceği görevler arası geçişler çoğu zaman dikkati toplamak açısından kişiyi olumsuz bir zihin çerçevesinden çıkararak bilişsel kaynaklarını yenilemelerine hizmet edebiliyor. Öte yandan, dikkati yeniden odaklamak için sık sık görev değiştirmek esasen zaman ve performans düşüşlerine sebep olarak strese yol açabiliyor, çünkü bireylerin ara verdiği asıl görevlerine tekrar odaklanabilmesi zaman alıyor ve bunun farkına varan bireyler psikolojik olarak rahatsızlıklar yaşayabiliyor.

Yapılan araştırmalar, çoklu görevlerin temelinin küçük yaşlarda atıldığını, küçük çocukların büyük çocuklara göre dikkat dağınıklığına daha yatkın olduğunu ve dikkatleri dağıldığında orijinal nesneye yeniden odaklanmalarının daha uzun sürdüğünü gösteriyor. Özellikle küçük yaşlarda özdenetim yeteneklerinin henüz olgunlaşmamış olması, onların bu davranışları daha kolay benimsemesi ile sonuçlanabildiği için ilerleyen yaşlarda sosyal medya kullanımının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte kontrol davranışlarını da olumsuz etkileyerek bağımlılığa giden yolda önemli bir sorun haline geliyor. Çünkü, sosyal medya gençlerin kontrolsüz çoklu görev davranışları için zemin hazırlayan en önemli unsurların başında geliyor. Yukarıda da değindiğimiz üzere, zihinsel dikkat aktarımı esnasında zorlu görevlerden kaçış ya da kısa bir ara için sığınılabilecek bir liman görevi gören sosyal ağlar günümüzde bildirim mekanizmaları sayesinde dikkat dağıtan dış uyarıcı tuzaklara dönüşmüştür.

Çoklu görev davranışları kapsamında bilişsel kaynakların öncelikli olarak ders çalışmak ya da ödev yapmak gibi davranışlara aktarılması gerektiği düşünüldüğünde, mola süresini sosyal ağlardan yana uzatmak, ya da çalışma esnasında bildirimlerin de etkisi ile sosyal ağlara daha uzun süreli odaklanarak dikkatin dağılmasına sebep olmak ise uzun vadede bağımlılık yolunu açıyor. Bunun sebebi ise, ders çalışma ve sosyal medya kullanımı arasında geçişler esnasında öğrencinin bu iki faaliyetten sosyal medya kullanımının kendisini daha fazla mutlu ettiğini hissetmesi (dopamin faktörü) ve bu mutluluğun bir noktan itibaren bir ödül haline gelmesi ile doğrudan ilişkilidir.

Bu mutluluk sağlayıcı aktivitelerin eğlenceli paylaşımlara gülmek, puan kazanmak, beğeni almak ve seviye atlamak gibi sosyal ağlar tarafından sunulan doğrudan ve dolaylı ödüllerle de taçlandırılması ve bu durumun anlık olarak bildirimlerle kullanıcılara ulaşmaya devam etmesi bağımlılık yolunda mutluluk hissiyatını daha da güçlendirmektedir.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA