Pek çoğumuz bundan üç yıl önce the Guardian gazetesinde “Bu makalenin tamamını bir robot yazdı: İnsanoğlu hala korkmadın mı?” başlıklı makale sayesinde ChatGPT adlı yapay zekâ uygulaması ile ilk kez tanışıyordu. Son dönemde arama motorlarının tahtını sallamayı başaran bu uygulama özellikle son 8 ayda öğrencilerin ödevlerini hazırlayan bir can simidi, canı sıkılanları ise Siri gibi oyalayan bir yaren olmayı başardı.
Ancak maalesef çoğumuz bu sistemin gerek eğitim sürecinde, gerekse kullanıldıkça çevreye verdiği ciddi zararların farkında bile değiliz. Daha da üzücü olan durum ise yapay zekâ uygulamalarının gelecek vaat etmesi üzerine teknoloji devlerinin diğer pek çok projelerini rafa kaldırıp bu kulvarda söz sahibi olabilmek için yatırımlarını bu alana kaydırmaya başlamış olmaları.
ChatGPT’nin önceki versiyonunun eğitimi için yaklaşık 1300 megavat saat elektrik tüketilirken, veri merkezlerinin soğutulması için ise 700 bin litre su tüketildiği ifade ediliyor. Harcanan elektrik miktarının ABD’deki 121 evin bir yıl boyunca elektrik ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu ve 550 ton karbondioksit ürettiği, harcanan suyun ise bir nükleer rektörün soğutma kulesini doldurmaya yetecek seviyede olduğu belirtiliyor.
ChatGPT’nin bu yıl piyasaya sürülen 4. versiyonunun ise çok daha fazla elektrik ve su tüketildiği ifade ediliyor. Kullanıcılar tarafından ChatGPT 3 ile gerçekleştirilen arama ve sohbetlerde 20 civarında soruya cevap vermek için yaklaşık yarım litre su tükettiği, 4. versiyon ile tüketilen su miktarının arama başına 4 litreye kadar ulaşabileceği tahminleri ise durumun daha da vahim bir hâl aldığını göstermesi bakımından önem arz ediyor.
Esasen bu hafta teknolojik cihaz ve uygulamaları kullanırken çevreye verdiğimiz zararları, yani karbon ayak izlerimiz üzerinde durmayı düşünüyordum ancak yazıyı uzatmamak adına bunu bir giriş olarak düşünüp haftaya kaldığımız yerden devam edelim…