Para nasıl değer kaybeder?

40 yaşında emekli olmak isteyen milyonlar var…

Daimi olarak bir maaşı garanti edip;

Bir ömür “ekmek elden, su gölden” bir hayatı özleyenler de var.

Üretim kolay değil;

Sanayici ne maliyeti tutturabiliyor, ne etiket fiyatı gerçekçi…

Öte yanda “gün bugündür” deyip, üçünü beş; cebini hoş etmek isteyenler var.

İnşaatçi beş yıldır beklediği gelişmeyi sağlayamasa da küsmedi.

Ama kiracısına kök söktüren ev sahipleri var.

Turizmci her yıl yeni bir sürprize alıştı artık.

En kahraman onlar aslında.

Turizmde yatak sayısında, doğal güzelliklerde Akdeniz’in incisi haline geldik.

Çiftçinin şartları çok ağır…  Büyük emekler, büyük hayallerle başlayan ekim dikim;  afet ve kuraklık yüzünden, ürünün hasadını yapamadan tarlada sona eriyor. Çarşı pazar fiyatları gerilemedi.

İhtiyaç çok!.. her gün yeni bir ithal ürün geliyor. Gelmese de artık e-ticaret sitelerinden görmek mümkün. Yeni ürün için gelir lazım. Gelir için çalışmak lazım… Ama daha fazla gelir için çalışılmıyorsa, “maaş ve  ücrete zam” beklenir…

Miyop uzağı göremez!.. Ekonomide de öyle: tatlı tatlı yemenin acı bir sonu var.

Bu dönemde gördüğümüz gibi önce maaşlara zam, sonra vergilerde artışlar, ekonomideki çalkantıların temeli olur. Çünkü devletin harcamalarının kaynağı vergilerdir. Ne kadar harcama yapılırsa bir o kadar da vergilerle yeni gelir elde etmek gerekmektedir.  Bu yüzden siyasetin yeni kavramı “politik miyopi” dir. 

Ekonomiye dair politik kararların bedeli de halka  yansıyacaktır.  Siyasetçi için “ayı, güneşi, yıldızları” vadetmenin sonu yok ki…   Ancak seçim kazanmanın yolu da vadetmekten geçmektedir. Bu beklentiler makul olmadığı sürece, “mazot 1 ₺, herkese üniversite, bir defada 10.000 €” gibi teklif ve vaat listesinin sonu gelmeyecektir.

Unutulmaması gereken en önemli gerçek; “Vermeden alınmaz!..

Ayakları yere basmayan her vaadin, bedeli önce vergi olarak halka;

Vergi toplayamazsa borçlanma yoluyla  artan faizler, daha az ve niteliksiz hizmet ve para basarak enflasyona sebep olmakla yine  halka ödettirilmektedir.

Son olarak azalan üretim, artan fiyatlar ve enflasyonla tüm vatandaşlara fatura kesilmektedir.

Enflasyon tek başına paranın değer kaybetmesi değil; değerlerin de aşınmasıdır.

“Önce değerlerin kıymeti düşer, sonra da paranın.”

Prof. Dr. İbrahim Attila ACAR