Milli Gelir İçinde Emek-Sermaye Dengesizliği

Yeni üretim modelleri finansal şirketleri, finansal olmayan şirketlerin önüne geçirmiş durumdadır. Haliyle reel sektörün önemi azalmış; “reel olmayan sektör”  başta kripto para grubu olmak üzere, hisse senetleri, faiz gibi enstrümanlarla milli gelir içindeki payını büyütmektedir. Daha da açık deyişle kâr lehine, emek aleyhine gelişmeler yaşanmaktadır. Hele ki beyaz yakalı, yüksek gelirli grupların da işçi sayılması, bu yüksek gelir elde eden CEO ve CFO’ların varlığı, işçilerin milli gelir içindeki payını arttırmaktadır… Dolayısıyla sınırlı sayıda kişinin elde ettiği yüksek gelir, asgari ücretlilerin de yer aldığı milli gelir sepetinden aldığı emek gelirini yükseltmektedir.

Kriz dönemlerinde, kârlılıkta da önemli düşüş yaşandığı için milli gelir içinde emek payında artış olabilmektedir. Bu artış geçicidir. Kriz dönemi geçer geçmez yeniden emek paylarında düşüş süreci yaşanmaktadır.

Bir de vasıflı – vasıfsız işgücü ayırımı açısından bakıldığında, yüksek beceri gerektiren iş dalları, düşük olanlara nazaran daha yüksek ücretlendirilmektedir. Böylece yüksek ve düşük yetenek gerektiren iş gruplarında çalışanların ücreti, yüksek becerili işlerde çalışanlar lehine artarak devam etmektedir. Düşük becerili işler için ücretler de çok sınırlı seviyede gerçekleşmektedir.

Buna bir de emeğin etkisini azaltan teknoloji desteği eklendiğinde, küresel eğilimler, finans sektörünün etkinliği ile birlikte sendikaların da “ücret sendikacılığının ötesine geçemeyişi”, emeğin pazarlık gücünü kaybetmesinde etkili olmuştur. Sonuçta emeğin milli gelirden aldığı pay, giderek azalmaya devam etmektedir.

Milli gelir içinde emek payının azaldığı Çin, Kenya, Güney Kore, Meksika ve Türkiye’de bu süreç dünya ile birlikte, özelleştirmenin başladığı 1980’li yıllardır.

Son dönemde yapılan araştırmalarda 14 OECD ülkesi içinde, Portekiz hariç, milli gelir içinde emek payı azalmaktadır. Ülke bazında Avusturya ve İrlanda’da emeğin payındaki azalma %10’dan fazladır. Fransa, Yunanistan, Japonya ve İspanya’da bu oran %5’tir. Ancak ABD, Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda, İsveç ve İngiltere’de emeğin milli gelir içindeki payı %5’ten daha az bir düşüş göstermiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılı ekonomik büyüme rakamlarını açıkladığında görüldü ki emeğin milli gelir ve büyümeden aldığı pay azalmaya devam etmektedir.

Türkiye ekonomisi büyürken çalışan ücretli kesimlerin milli gelirden aldığı payın 2016’dan bu yana azalmaya devam etti. Emeğin milli gelirden aldığı pay 2022’de 3,2 puan azaldı. 2021’de işgücü ödemelerinin payı % 26,9 olurken 2022’de bu oran %23,7’ye geriledi.

Emeğin milli gelirden aldığı pay aslında 2016’dan itibaren hızla gerilemeye başladı. 2016’da %32 olan emek payı 6 yılda 8,3 puan geriledi. Emek payı 2022’de %23,7’ye indi.

Sermaye payı ise net işletme artığı üzerinden bakıldığında 2016’da %41,6 iken  2021’de %43,9; 2022’de %46,9’a yükseldi. 6 yılda 5,3 puan bir artış gözlendi. Mevsimsellikten arındırılmamış veriye bakıldığında ‘İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı’ geçen yıl %30,1 iken bu oran 2022 yılında %26,5 oldu. Sermeyenin payını temsil eden ‘Net işletme artığı/karma gelirin payı’ ise %52,5’ten %54,5’e yükseldi.

Emeğin hak ettiği değeri  kazanacağı ve nitelikli işgücünün üretimi arttıracağı nice yıllara dileklerimle, bütün üretim erbabının  bayramını kutluyorum.

Prof. Dr. İbrahim Attila ACAR