Dezenformasyon bir insanlık sorunudur

Geçtiğimiz günlerde üniversite öğrencilerine yönelik çevrimiçi bir sohbette sosyal ağlarda dezenformasyon ile savaşta her bireyin aktif olarak rol alması gerektiğine değinmiştim. Çünkü, günümüzde dezenformasyon sadece bireylere ya da toplumlara değil, uluslara, dünyamıza hatta insanlığa yönelik ciddi tehditlerden birisini oluşturuyor.

Dezenformasyonun yarattığı tehlikelerin en ciddi örneklerine Cambridge Analytica skandalı ile ABD seçimlerinde, Brexit sürecinde İngiltere’de, Müslümanlara yönelik katliamlar ve soykırımlarla Hindistan ve Arakan’da şahit olduk.

Her ne kadar ilk iki örnekte dezenformasyonun hedefinde siyasi amaçlar yer alsa da, diğer iki örnekte dezenformasyonun hedefinde dini çatışmaların yer alması kitleler arası çatışma ve savaşların ne kadar kolay tetiklenebildiğini gösteriyor. Filistin başta olmak üzere Ortadoğu’da yaşananları, özellikle de Arap Baharı örneğini de göz önüne aldığımızda dezenformasyon ile kitlelerin ne kadar kolay provoke edilebildiğini görebiliyoruz.

Esasen dinler tarihi açısından baktığımızda, kutsal kitapların hemfikir olduğu üzere, insanlık tarihinde bilinen ilk dezenformasyon vakasının Şeytan tarafından Hz. Âdem ve eşini kandırmaya yönelik gerçekleştirilmiş olması da ilginçtir.

İslam dininin dezenformasyona karşı net tavrını ise sanırım en güzel şekilde Hucurât Suresi’nin 6 . Ayet’i özetliyor:

Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.