Saat ve Sosyal Medya

Uzunca bir süre zaman kavramını güneş, ay ve mevsimler gibi doğanın gözlemlenmesiyle belirleyen insanoğlunun 14. yüzyıldan itibaren saat kullanmaya başlaması esasen zamanın takibinden işgücü veriminin artmasına kadar pek avantajı da beraberinde getirmiştir. Geçmişte sabah, öğle, akşam ve gece gibi gözlemlenebilir zaman dilimleri hayatı şekillendirmek için yeterli olurken, saat kuleleri ile başlayıp taşınabilir saatlerin yaygın kullanımı yaygınlaştıkça zamanın 60 dakikalık anlara bölünmesini ile zamanın anlık dilimlerden oluşan standartlarının oluşması sağlanmıştır.

Yukarıdaki bilgilere aslında hepimiz aşina olsak da, saat kullanımının insanoğlunun ilk çağlardan beri süregelen ve doğa merkezli yaşamını nasıl tekdüzeleştirdiğini çok fazla düşünmeyiz. Özellikle Sanayi Devrimi ile yaygınlaşan kentleşme, kişilerin kentlere göç etmelerine, fabrika vb. işletmelerde uzun saatler süren vardiyalar halinde çalışma sistemlerinin gelişmesine ve buna bağlı olarak da kişilerin hayatlarını saate göre düzenlemek zorunda kalmalarına sebep olmuştur.

Uyuma, uyanma, mesai, öğle paydosu, eğitim ve hatta 20. yüzyıldan itibaren televizyonda izlenilen haberler, popüler yayınlar, derbi maçlar vb. pek çok etkinlik kişilerin hayatlarını düzenleyen unsurlar haline gelmiştir. Diğer bir ifade ile, saatin yaygın olarak kullanıma başlaması ile insanlar çocukluktan itibaren yaşam stillerinin tamamen toplumlar tarafından saate göre düzenlendiği bireyler haline gelmiştir.

Yüzyıllar süren saate bağlı yaşam kültürünü derinden etkileyen en önemli gelişme ise şüphesiz sosyal medyanın hayatımızın bir parçası haline gelmesidir. Özellikle sosyal medyanın cep telefonlarında yaygın olarak kullanıma başlaması ile zaman kavramının başta gençler olmak üzere bağımlılığa meyilli pek çok kişi üzerinde olumsuz etkileri görülmeye başlamış, zaman mefhumunun insanlar üzerindeki gücü giderek zayıflamaya başlamıştır. Özellikle pandemi ile esnek çalışma yer ve saatlerinin de yaygınlaşmaya başlaması sonucunda, evlerine kapanan insanların ekran başında geçirdiği süre de iki katına çıkmış, verimlilik ise artan oranda düşmeye başlamıştır. Örneğin, sosyal medyada geçirilen 20 dakikalık zamanın aynı gün içerisinde sebep olduğu verimlilik kaybının 2 saati bulduğu ifade edilmektedir.

Özellikle de gençlerin hayatlarını zamana bağlı rutin bir dinamiğe dayalı idame ettirmek istemedikleri bilinmektedir. Bu durum, teknoloji devleri başta olmak üzere pek çok küresel işletmenin çalışma koşullarını yeniden gözden geçirilmeye yönlendirmiştir.

Zamanın verimli kullanımı sorununa dönersek, pek çoğumuzun dijital çağa ayak uydurmaya çalışırken bazı sorunlar yaşadığı bilinen bir gerçek. Sonraki yazılarda zamanımızı daha verimli bir şekilde kullanmak için nelere dikkat edebileceğimiz konusuna değinmek istiyorum.

Hayırlı Ramazanlar…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA