Ücretsiz Oynanabilen Mobil Oyunların Karanlık Yüzü

Geçtiğimiz aylarda, ABD’nin Washington eyaletinde bir kadın dünyanın en çok para kazanan mobil oyununu geliştiren Türkiye merkezli bir şirkete karşı “oyuncuları para harcamaya çekmek için aldatıcı taktikler kullanarak yasadışı kumar faaliyetinde bulundukları” iddiası ile dava açtı.

Tamamen ücretsiz” sloganıyla mobil reklamlarına sıkça rastladığımız bu oyun, esasen ‘freemium’ olarak adlandırılan dijital pazarlama stratejisini en güzel uygulayan mobil uygulamalar arasında yer alıyor. Freemium ifadesi, İngilizce ‘free’ (ücretsiz) ve ‘premium’ (yüksek değere sahip) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir terimdir ve genellikle dijital ürünlerde, özellikle mobil oyunlarda kullanılan bir iş modelini ifade eder.

Bu modelde, oyun kullanıcılar tarafından ücretsiz olarak indirilebilir ve oyunun temel işlevleri hiçbir ücret ödemeden kullanılabilir. Ancak, kullanıcılar ‘isteğe bağlı’ olarak oyun içinde ekstra içerik, özellik veya avantajlar almak için para ödemek zorunda bırakılır. Her ne kadar bu ödemeler isteğe bağlı olarak ifade edilse de oyuncuların ileri aşamalara geçebilmeleri, diğer oyunculara karşı avantajlara sahip olabilmeleri, ya da süre kısıtı olmadan oyuna devam edebilmeleri bu ödemelere bağlıdır.

Bu oyunlarda yapılan ödemeler genellikle ‘mikro ödeme’ olarak adlandırılan küçük miktarlarda işlemler olduğu için genellikle kullanıcılar tarafından fazla önemsenmeden anlık olarak ödenebilir. Özellikle çocuklar veya kumar bağımlılığına yatkın bireyler gibi savunmasız grupları hedeflemeleri sebebiyle, kontrol dışı gerçekleştirilen mikro işlemler, toplamda yüksek meblağlara dönüşerek ciddi sıkıntılara yol açabilir.

Yukarıda bahsettiğimiz davaya dönersek; davacı, şirketin aldatıcı taktikleri yüzünden farkında olmadan oyuna kısa bir zaman içerisinde $900’ın üzerinde harcama yaptığını iddia ediyor. Şikayetinde, oyunun reklamlarının ve uygulama içi satın alma stratejilerinin aldatıcı olması sebebiyle normal şartlarda harcamayacağı meblağı harcamasına yol açtığını savunuyor.

Davacı, ayrıca şirketin oyuna olan bağımlılığı en üst düzeye çıkarmak için kazanma oranlarını manipüle ettiğini ve oyuncuları oynamaya devam ettirmek için tekrar tekrar para harcamaya yönlendirdiğini iddia ediyor. Şikayetinde, bu durumun sadece ABD’li tüketicilerden 1 milyar dolardan fazla gelir elde eden oyun geliştiricilerin haksız zenginleşmesine sebep olduğuna da işaret ediyor. Davada ayrıca, freemium sisteminin kumar oynatmaya benzediği, çünkü eyalet yasaları tarafından yasaklanan “potansiyel bir ödül için para riske atma” davranışını içerdiği ifade ediliyor.

Akademik çalışmalar ve sağlık otoriteleri mobil oyunların bağımlılık riski konusunda geçmişten beri benzer uyarılarda bulunuyorlar. Her ne kadar freemium modeliyle çalışan mobil oyunlar ücretsiz etiketiyle pazarlansa da, kumarhanelerin kullandıklarına benzer psikolojik tetikleyiciler aracılığıyla harcamayı teşvik etmek üzere tasarlanmaları sebebiyle kullanıcılar açısından ciddi tehditler oluşturuyor.

Geçmiş yıllarda benzer davalar görülmüş olsa da, yukarıda özetlediğimiz sebeplerden ötürü bu dava, dijital çağın tartışılan ‘freemium gelir modeli’nin geleceğini belirleyecek olması açısından önem arz ediyor.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA