Yapay Zekânın Gizli Maliyeti: Yaklaşan Bir Enerji Krizi

Bir süredir yapay zekâ ile ilgili farklı konulardaki endişeleri bu köşeye taşırken daha çok bireysel ve toplumsal perspektiften değerlendirmeler yapmaya çalıştık. Bu hafta ise yapay zekâ ile ilgili bir başka ciddi sıkıntıya değinmek istiyorum.

Bu köşeyi düzenli takip edenlerin hatırlayacaktır, teknoloji devlerine ait devasa büyüklükte verilerin muhafaza edildiği ve işlendiği data merkezlerinde yer alan sunucu vb. cihazların soğutulması için ciddi anlamda su ve enerjiye ihtiyaç duyuluyor.

Bulut bilişim hizmetlerine giderek artan oranda ihtiyaç duyulması, temiz su kaynaklarının korunması açısından sürdürülebilir bir gelecek açısından bir tehdit oluştururken, enerji tüketiminde artışın karşılanabilmesi açısından alternatif arayışları da aynı oranda sıkıntılı bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

Yaklaşık üç ay önce haber bültenlerinde yer alan bir haber bu durumun vahametini gözler önüne sermesine rağmen maalesef çok fazla dikkat çekmeyi başaramadı. Haberde, Microsoft’un artan yapay zekâ enerji ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla ABD’nin Pensilvanya eyaletinde 1979’da kısmi erime yaşaması sebebiyle kapatılan bir nükleer santralin yeniden açılması için anlaşma imzaladığı ifade ediliyordu.

Tesiste yapılacak iyileştirmelerin ardından santralin 2028’de tekrar faaliyete geçirilmesi planlanırken, üretilecek enerjinin tümünü 20 yıl boyunca satın almayı taahhüt eden Microsoft’un bu planı otoriteler tarafından onaylanması durumunda yürürlüğe girecek.

ABD tarihindeki en kötü nükleer kazasının gerçekleştiği tesis olarak bilinen bu santralde yer alan Ünite 2’deki reaktör çekirdeği, bir arıza sonucu reaktöre giden soğutma sıvısının kaybolması sebebiyle kısmen erimiş, bu kısmi erime sonrasında radyoaktif gazlar ve iyot çevreye salınmış, bunun sonucunda ilgili reaktörde bulunan son derece radyoaktif çekirdeği betonla mühürlenerek kapatılmıştı. Herhangi bir ölüm ya da yaralanma ile sonuçlanmasa da, halen kapalı olan bu tesisin tekrar faaliyete geçme planı bölge halkında ciddi paniğe ve tepkilere yol açmış.

Tüm bu tepkilere rağmen, tesiste yapılması planlanan iyileştirmelerin ardından, Microsoft’un yapay zekâ uygulamaları başta olmak üzere veri işleme merkezlerinde ihtiyaç duyulan enerjiyi temin etmek üzere yaklaşık 800.000 eve yeteceği düşünülen 835 megavat elektrik üretilmesi hedefleniyor.

Hayatımızı kolaylaştıran teknoloji öylesine hızlı bir şekilde gelişerek yaygınlaşıyor ki, bu teknolojilerin sağlığımızın yanı sıra sürdürülebilir gelecek açısından etkilerini fark etmek maalesef biraz zaman alabiliyor. Bireysel olarak yapabileceklerimiz sınırlı görünse de farkındalık ve duyarlılık toplumsal şuurun oluşması açısından önem arz ediyor. O yüzden de bu köşede sık sık benzer konuları gündeme getirmeye devam edeceğim.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA