Bu hafta sizlerle teknoloji tarihine ilişkin bazı ilginç anekdotları paylaşmak istiyorum. Başlığa bakarak bu üç ismin ortak noktası ne olabilir diye merak ettiyseniz, hemen okumaya başlamanızı tavsiye ediyorum. Fırsat buldukça ilerleyen haftalarda da benzer paylaşımlara devam edebiliriz.
Bu köşede zaman zaman eleştirdiğimiz özçekim (selfie) merakının yeni olmayıp neredeyse iki asırdır var olduğunu biliyor muydunuz? Bilinen ilk özçekim denemesi bundan 193 yıl önce, ABD’li kimyager Robert Cornelius tarafından gerçekleştirilmiş.
Bilinen en eski özçekimlerden birisi de Rus edebiyatının en önemli isimlerinden Tolstoy tarafından gerçekleştirilmiş. Tolstoy, her ne kadar ömrünün son döneminde mütevazi bir köy hayatını tercih etse de, teknolojiye düşkün olduğu bilinmektedir. 1862 yılında özçekim yapabilmek için kullandığı ağır fotoğraf makinesini taşıyabilmek için iki kısraktan yararlanmış Tolstoy. Fotoğrafın altına ise “Kendi fotoğrafımı çektim” notunu düşmeyi ihmal etmemiş usta yazar.
Tolstoy’a hediye edilen teknolojik ürünler arasında yer alan elektrikli kalem ve fonografın özel bir önemi var, çünkü her ikisinin de mucidi Edison. Bu iki aygıttan fonografı bizzat Edison kendisi hediye ediyor Tolstoy’a, onun ağzından İngilizce ses kaydına sahip olabilmek istediğini belirterek. Edison’a teşekkür mektubu göndermeyi ihmal etmeyen Tolstoy ise çok seviyor bu aygıtı. Tolstoy’un İngilizce ve Fransızca da dahil olmak üzere farklı dillerde çeşitli ses kayıtları bu sayede günümüze kadar ulaşabilmiş.
Günümüz fotokopi makinelerine ilham kaynağı olan elektrikli kalem ise içindeki mürekkebi iğnesinden vücuda aktaran modern dövme makinelerinin ilk örneği olarak kabul ediliyor. Dövme demişken, Edison hakkında pek bilinmeyen ilginç bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Edison, sağ elinde baş parmağı ile işaret parmağı arasında beş noktadan oluşan bir dövme yap(tır)mış. Tavla zarında bulunan beş rakamında olduğu gibi, ortadaki noktanın etrafını çevreleyen dört noktadan oluşan bu dövmenin neyi ifade ettiği ise bilinmiyor.
1909 yılında Mark Twain’in evini ziyaret eden Edison, onun bilinen tek kamera görüntülerini kaydederek günümüze kadar ulaştırmayı da başarmış. Tolstoy’un ses ve görüntü kayıtları gibi Twain’in evinin önünde çekilen yegane görüntülerine İnternet’te rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Son anekdotumuz da bu yazarların ölümü ile ilgili. Twain ve Tolstoy’un her ikisi de Edison ile irtibata geçtikten bir yıl sonra 1910 yılında hayatlarını kaybetmiş. (Sosyal medyada sıkça karşılaşılan Tolstoy’un Müslüman olduğu için eşi ile kavga ederek bir tren istasyonunda donarak öldüğü yalanına girmek istemiyorum.) Tolstoy’dan 10 ay önce ölen Twain, ne zaman öleceğini ilginç bir şekilde tam bir yıl önceden tahmin ediyor:
“1835’te Halley Kuyruklu Yıldızı ile dünyaya geldim. O, gelecek yıl tekrar geliyor ve onunla beraber dünyayı terk etmeyi umuyorum. Halley Kuyruklu Yıldızı ile bu dünyayı terk etmezsem, bu hayatımın en büyük hayal kırıklığı olacak. Yüce tanrı şüphesiz ‘İşte bu iki sorumsuz ucube, birlikte geldiler, birlikte gitmeleri gerekiyor’ diye buyurmuştur”.
Twain’in bu sözlerinden bir yıl sonra, 21 Nisan 1910’da, Halley Kuyruklu Yıldızı Dünya’nın en yakın noktasından geçtikten bir gün sonra kalp krizine bağlı olarak hayatını kaybetmiş…