Elmalılı’nın Yeni Kur’ân Meâli

Geçtiğimiz hafta Mahya Yayıncılık tarafından ‘Yeni Kur’ân Meâli’ adıyla bir meâl yayınlandı. Dr. Necmi Atik tarafından son beş yıldır titiz bir çalışma ile yayına hazır hale getirilen bu eser, esasen Cumhuriyet döneminin en önemli müfessirlerinden Muhammed Hamdi Yazır’ın herkesten gizli bir şekilde hazırladığı bir çalışma olması ve varlığından beş yıl öncesine kadar ailesinin bile haberdar olmaması açısından önem arz ediyor.

Cumhuriyet döneminde kaleme alınan ve 1938’de neşredilen ilk Türkçe Kur’an tefsiri olan “Hak Din Kur’an Dili”ni hazırlayan Elmalılı tarafından aynı yıl yayınlanan ilk meâlin ardından bazı endişelerden ötürü kimseye haber vermeden hazırlanan bu yeni meâl, kendi el yazısı ile hazırladığı önceki tefsir müsveddeleri arasında günümüze kadar sessiz sedasız bir şekilde ulaşabilmeyi başarmış.

2019 yılında, tıpkı kendisi gibi bir din alimi, tercüman ve hattat ve aynı zamanda tarihçi olan Dr. Necmi Atik tarafından ortaya çıkarılan bu eserin günümüzde kullandığımız Latin alfabesiyle okuyabileceğimiz halini alması ise beş yıllık yorucu bir çalışma sayesinde gerçekleşmiş.

Bundan tam dört yıl önce pandemi kapanmaları sırasında kendisinden Zoom buluşmalarımıza katılarak öğrencilerimizle kendi belirleyeceği bir konuda sohbet etmesini rica ettiğimizde, Elmalılı’nın o güne kadar bilinmeyen son meâline ilişkin müjdeyi ilk kez o programda paylaşma sözü vermiş, bir buçuk saatlik yayın süresince yeni bir meâlin o yıllarda yazılma sebebini ve ortaya çıkış hikayesini bizlerle paylaşmıştı.

Herkesin okuyabileceği sade bir Türkçe ile kaleme alınan bu eserin özellikle son iki cüzü nazım biçimde, yani edebi bir zevkle kaleme alınmış seçili ifadelerden oluşan şiirsel güzellikte bir dille okuyuculara aktarılmış. Böylesine akıcı ve şiirsel bir dile hakim olma becerisinin ardında ise şüphesiz kendisi aynı zamanda bir şair olan müfessirin Türkçe ve Arapça 144 şiirinin bulunmasının da etkisi olduğu kesin.

Şiirsel anlatıya güzel bir örnek olarak Abesi suresinin ilk 12 ayetini burada paylaşmak istiyorum:

(1) Astı suratı, döndü öte.

(2) Ona o âmâ geldi diye.

(3) Ne bilirsin, belki o temizlenecek?

(4) Veya nasihat alacak da, nasihat kendisine faide verecek?

(5-6) Sen özeniyorsun amma istiğnâ edene.

(7) Onun temizlenmemesinden sana ne?

(8-9-10) Aldırmıyorsun amma haşyetle koşup gelene.

(11) Hayır, işte bu bir ihtar.

(12) Artık onu dinleyen tutar.

Kur’an-ı Kerim’in Arapça aslını okur ya da dinlerken kulağa hoş gelen şiirsel tınıyı Türkçe meâlde orijinal metnin anlamını bozmadan aktarmaya çalışması dahi Elmalılı’nın nasıl bir edebi dehaya sahip olduğunu gösteriyor.

Meâli yayına hazırlarken, o yıllarda sıkça kullanılan Arapça kökenli kelimeleri aynen korumayı tercih eden Dr. Atik, her sayfanın altına ilgili kelimeleri açıklayan dipnotlar kullanmayı tercih etmiş. Örneğin, yukarıda geçen “istiğnâ eden” ifadesi, sayfanın altında “ihtiyaç hissetmeyen, kendini yeterli gören” olarak açıklanıyor.

Elmalılı’nın bu son meâlini ilkinden ayıran diğer özellikler de sıralanmış eserin Önsöz’ünde. Bunlardan birisi, Esmâ-i Hüsna’nın, yani Allah’ın isimlerinin anlamları yerine asıllarının (merhamet eden yerine ‘Rahim’ gibi) kullanılması.

İlk meâlde ağdalı kelimelerden oluşan devrik cümleler kullanılırken, yukarıda da değindiğimiz üzere bu meâlde sade kelimelerden oluşan basit cümleler kullanmayı tercih etmiş Elmalılı. Ayrıca, ihtiyaç halinde birden fazla anlamı tek cümle içinde vererek (Hakikaten/Muhakkak gibi) ve parantez kullanmaktan kaçınarak sadeleştirmeyi bir adım öteye taşımayı da başarmış.

Son olarak maliyetlerin oldukça yüksek olduğu günümüzde, cilt ve baskı kalitesi açısından böylesine değerli bir esere hak ettiği değeri veren yayınevini de kutlamak gerekiyor.

Elmalılı’nın Yeni Kur’ân Meâli’nin bizlere ulaşmasında büyük emeği bulunan Dr. Atik başta olmak üzere çorbada tuzu bulunan herkesi tebrik ediyor, bilgi kirliliğinin insanları ciddi anlamda zehirlediği sosyal medya çağında dinimizin birincil kaynağı olan bu eserin toplumumuz için hayırlı olmasını diliyorum.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA