Dijital Miras

İnternet ve cep telefonu başta olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojilerinin dünya nüfusunun önemli bir kısmı tarafından aktif olarak kullanıldığı günümüzde dijital miras kavramı çok boyutlu yapısıyla çözülmeyi bekleyen dijital sorunlar arasında yer almayı sürdürüyor. Her ne kadar sosyal ağlar başta olmak üzere pek çok dijital içerik ve hizmet sağlayıcısı tarafından kullanıcılara ölüm ya da hastalık gibi durumlarda kendisi yerine kullanıcı hesabına erişebilecek dijital varisleri tanımlama hakkı tanımlasa da, dijital miras sorunu sadece bireyin ardından dijital emanetlerini birilerine devretme ile sınırlı kalmayacak kadar karmaşık boyutlara sahip.

Genel olarak bakıldığında bu sorunun karmaşıklığının en temel sebebi, dijital varlıkların finansal ve finansal olmayan, telif hakları içeren ya da içermeyen, kişisel verileri barındıran ya da anonim, sahip olunan ya da kullanım hakkı ile sınırlı gibi farklı gruplar altında incelendiğinde hukuksal açıdan farklı değerlendirilebileceğinden kaynaklanıyor.

Örneğin, Bitcoin gibi kripto para olarak ifade edilen finansal varlıkları barındıran dijital cüzdanlar maddi değeri bulunan unsurları barındırırken, bireyin kişisel fotoğraflarının yer aldığı dijital bulut alanı kişinin hatıralarını mirasçılarına aktarabilmesi için bıraktığı manevi anılardan oluşuyor. Ancak, nasıl ki bir dijital tasarımcının NFT olarak adlandırılan dijital varlıkları finansal varlık olarak kabul ediliyorsa, bir fotoğraf sanatçısının da bir bulut alanında muhafaza etmekte olduğu dijital fotoğraf arşivi finansal değeri olan varlıklardan oluşmaktadır.  Benzer bir şekilde, bir yazar ya da şairin dijital bulut alanda muhafaza ettiği ve daha önce yayınlanmamış yazı, şiir, günlük vb. eserlerin mirasçılar açısından maddi değer taşımaları itibariyle bulutta muhafaza edilen bireysel fotoğraflar ile aynı statüde değerlendirilmesi doğru olmaz.

E-posta adresleri ve sosyal ağ hesapları gibi dijital hizmetlerde, kullanıcılar belli bir bedel karşılığında ya da belirli yükümlülükleri yerine getirdikleri sürece kullanım hakkına sahip olmaları sebebiyle bir nevi konut ya da depo kiralamış kiracılar gibi düşünülebilir. O yüzden de bazı sosyal ağlar mirasçılara bu hesapları aktif olarak kullanma hakkı değil, sadece eski paylaşımları o kişinin anısına ziyarete sunma ya da verileri tamamen silme gibi olanaklar sunarken, ölen kişinin kişisel mesajları gibi mahrem geçmişine erişmelerini engellemektedir.

Benzer bir şekilde, yazılım gibi sadece kullanım hakkına sahip olunan, fikri mülkiyet hakları ile sınırlı pek çok dijital ürünün mirasçılar tarafından kullanılması da yasalar dahilinde mümkün olmayabilmektedir.

Dijital miras konusunda ciddi akademik çalışmalar bulunmakla birlikte, yukarıda özetlediğim ve benzeri pek çok özel durum sebebiyle standart kuralların oluşturulması güçleştiği için en basit kural aslında kullanıcılara hizmeti sunmadan önce dijital miras konusunda vasiyet koşullarını en baştan belirtilmesini zorunlu kılarak, ölümü durumunda önceden belirlediği koşullar altında mirasçılara bu anıları ulaştırmak olabilir.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA