Çığlık

Kasım ayının ilk günlerinde Türkiye’nin bazı bölgelerinde şaşırtıcı bir şekilde meşhur ‘Kuzey Işıkları’nın görülmesi kimilerini mutlu etti, kimilerini ise endişelendirdi. Uzmanlar bu duruma güneşteki patlamaların sebep olduğu görüşünde hemfikirdi. Elbette, gökyüzünü alışılmışın dışında renklerde görmenin pek çok kişi için şaşırtıcı olması olağandır. Bu şaşkınlığın en meşhur örneklerinden birisi de şüphesiz Edvard Munch’un meşhur ‘Çığlık’ tablosudur.

Leonardo da Vinci’nin ‘Mona Lisa’ tablosundan sonra dünya çapında en ünlü ikinci eser olarak kabul edilen ‘Çığlık’ tablosu olduğu biliniyor. Hatta, bu tablodan esinlenerek oluşturulan çığlık emojisi sosyal ağlarda en popüler emojiler arasında yer alıyor.

Munch’un bu meşhur eserinde dalgalı sarı ve turuncu renklere bürünmüş bir gökyüzünün altında, sahil kenarındaki yürüyüş yolunda bir yandan elleri ile kulaklarını tutarken, diğer yandan şaşkın bir ifadeyle bakmakta olan kurukafaya benzer yeşil suratlı bir insan figürü yer alıyor.

Munch tarafından farklı tarihlerde resmedilmiş dört farklı kopyası bulunan bu eserin 1893 ve 1910 tarihli versiyonları Oslo’da sergileniyor. Bazıları çığlık tablosunu sanatçının yaşadığı psikolojik travmaların tuvale yansıması olarak yorumlasa da, çizerin o dönemde gökyüzünde görülen bir renk cümbüşüne bakınca hissettiği korkularını resmetmiş olduğu gerçeği günlüğüne düştüğü notlardan açıkça anlaşılıyor:

İki arkadaşımla yolda yürüyordum; güneş battı, bir melankoli dalgasına kapıldım. Birdenbire gökyüzü kıpkızıl bir renk aldı. Ölümcül bir yorgunlukla duraklayıp siyahımsı mavi fiyorda ve kasabaların üzerinde kan ve kılıç gibi sarkan alevli bulutlara bakan bir çitin parmaklıklarına yaslandım. Arkadaşlarım yürümeye devam ettiler. Ben ise büyük bir endişeyle korkudan titreyerek orada durdum ve doğadaki büyük ve sonsuz çığlığı hissettim.

Endonezya’ya bağlı Krakatoa adasında 1883 yılında yaşanan volkanik patlamalar sonucu oluşan toz ve kül partiküllerinin yükselmesi sonucu oluşan bulutların bölgede gün batımlarında gökyüzünün mavi, mor, pembe, bronz veya kahverengi olarak ve hatta zaman zaman güneşin etrafında renkli halkalar olarak görüldüğü ifade ediliyor.

Yakın zamanda yapılan bir araştırmada ise dünyayı dolaşan bu bulutların Kasım 1883’ün sonlarında Norveç semalarına ulaştığı ve Şubat 1884’ün ortalarına kadar da görülmeye devam ettiği ortaya konmuş. Araştırmacılar, Munch’un anılarında değindiği sonsuz çığlığa sebep olan gökyüzünü saran renklerin neredeyse bütün Krakatoa adasını yok eden, tahminen otuz bin insanın ölümüne yol açan ve dünyada iklim değişikliğine dahi sebep olan volkanik bir patlamadan başka bir şey olamayacağına emin görünüyor.

Bu satırları kaleme aldığım saatlerde dikkatimi çeken bir son dakika haberinde güneşte son altı yılın en büyük patlamasının yaşandığı ve etkilerinin takip eden iki gün içerisinde dünyamızda gözleneceğini yazıyordu. Ola ki önümüzdeki günlerde benzer bir gökyüzü ile karşılaşırsanız Munch gibi endişeye kapılmamanız dileği ile…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA