Deepfake mağduriyeti

Sayılarla özetleyelim, dünya çapında ‘deepfake’ olarak adlandırılan, insanların yüz ve seslerinin başkalarınınkine yapıştırılarak oluşturulan sahte görüntü ve ses kayıtlarının %90’ından fazlası pornografik içeriklerden oluşuyor. Tahmin edebileceğiniz üzere, bu sebepten ötürü mağdurların da en az %90’ını kadınlar oluşturuyor.

Diğer bir ifade ile, sosyal ağlarda fotoğraf paylaşan, ya da bir başkası tarafından fotoğrafları bu amaçla kullanılan çok sayıda kadın farkında olmadan porno sitelerinde deepfake mağduru durumuna düşebiliyor.

Bu kadınlardan bir kısmı sanatçılar ve diğer şöhret sahipleri olsa da, mağdurların önemli bir kısmını bu teknolojinin ne olduğunu bile bilmeyen masum insanlar oluşturuyor.

Kalan deepfake içeriklerinin de en az %5’ini siyasilere yönelik dezenformasyon, tehdit, şantaj ve iftira amaçlı video ve ses kayıtları oluşturuyor.

Günümüz teknolojisi ile oluşturulan deepfake video ve ses kayıtlarını normal bir insanın gerçeğinden ayırt etmesi oldukça zor. Hâl böyle olunca, sosyal ağlarda karşımıza çıkan her paylaşıma inanmak, onların doğruluğunu araştırmadan başkaları ile paylaşmak kötü amaçlı paylaşımlarda bulunanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramıyor.

Siyasi görüşünüz ne olursa olsun, her seçim döneminde olduğu gibi, bu seçimde de seçmenlerin sandığa gitmesine günler kala ortaya çıkan görsel, belge, ses ve video kayıtlarını bu bağlamda değerlendirmenin demokrasiye olan bir borcumuz olduğunu düşünüyorum.

Yukarıda da özetlediğim gibi, günümüzde teknoloji her an herkese karşı kötü amaçlarla kullanılabiliyor. Bugün başkaları aleyhine yapılan karalama kampanyalarını makul görürsek, yarın benzeri bir durum kendi başımıza geldiğinde yakınmaya hakkımız olmayacağını unutmamalıyız.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA