Neyi neden yaptığını bilmek

Geçtiğimiz günlerde buram buram provokasyon kokan bir paylaşım vardı sosyal ağlarda. Sanırım Gaziantep’te, bir kişi kış ayları için belediye tarafından kazılan mezarları videoya çekerek bunu kışkırtıcı sözlerle paylaşıyordu. Neyse ki bahsi geçen şahış kısa sürede yakalanıp göz altına alındı ve art niyetli paylaşım yapan, sabıkalı biri olduğu ortaya çıktı.

Yabancı medya kuruluşlarını takip ediyorsanız fark etmişsinizdir, dezenformasyon sadece ulusal gündemi meşgul eden bir konu olmayıp, dünya gündeminin de son yılların en popüler meseleleri arasında yer alıyor. Özellikle son günlerde dezenformasyondan yakınan yakınana.

Ara seçimlerdeki ABD, 2016 seçimlerinde Trump’ın kazanması ile sonuçlanana benzer bir durum ile karşılaşmaktan korkuyor. İngilizler Kraliçe’nin ölümüne ilişkin yayılan dezenformasyondan şikayetçi. Rusya ve Ukrayna’nın her ikisi de diğer taraftan kaynaklandığına inandıkları dezenformasyonla savaş halindeler. Tayvan’da Çin merkezli dezenformasyon kaygısı mevcut. Daha fazla örnek vermek mümkün ama sanırım bu kadarı yeterli.

Dezenformasyonun esasen geçmişten beri etkili bir propaganda ve infial yaratma aracı olarak kullanıldığı biliniyor.  Kaldı ki, dezenformasyon sadece gizli güçler, düşmanlar, muhalifler ya da rakipler tarafından kullanılan bir araç olmanın ötesinde, erk sahipleri tarafından da sıklıkla yararlanılan bir algı oluşturma ve yönetme yöntemi olarak da bilinir.

Yazılarımda çok sık atıfta bulunduğum George Orwell’in Savaş Günlükleri’ne bir göz attığınızda II. Dünya Savaşı sırasında dezenformasyonun İngiltere ve Almanya tarafından sadece düşman milletlere değil, kendi halklarına bile yoğun bir şekilde uygulandığını görebilirsiniz. Günlüğünde önceleri açık bir şekilde dezenformasyondan yakınan Orwell, BBC’de işe başladığında, iktidardan gelen emirler doğrultusunda radyo yayınlarında nasıl dezenformasyon yaydıklarını net bir şekilde anlatıyor:

BBC’de çalışmaya başlayalı altı ay oldu… Şu an yaptığımız her şey faydasız ya da faydasızdan biraz daha kötü. Radyo stratejimiz, askeri stratejimizden bile daha berbat. Tüm bunlara rağmen, propagandacı gibi düşünmeye başlıyor ve daha önce hiç bilmediğiniz bir hinliğe sahip oluyorsunuz. Örneğin bültenlerimizde sürekli Japonların Rusya’ya saldırma hazırlığında olduğunu iddia ediyorum. Bunun doğru olduğuna inanmıyorum ama hesap şu:

  1. Japonlar Rusya’ya saldırırsa biz söylemiştik diyebiliriz.
  2. Önce Ruslar saldırırsa, Japonların saldırı hazırlığında olduğu düşüncesini önceden ortaya attığımızdan, Japonlar başlatmış gibi yapabiliriz.
  3. Savaş hiç çıkmazsa, bunun Japonlar Rusya’dan çok korktuğu için olduğunu iddia edebiliriz.

Bütün propaganda yalan, hatta doğruyu söylediğinizde bile öyle. Neyi neden yaptığınızı bildiğiniz sürece bunun bir sorun teşkil ettiğini düşünmüyorum.

Burada dezenformasyon kaynaklarının “neyi neden yaptığını bilmesi” kısmı oldukça önemli! Üzerinde biraz konuşmalıyız diye düşünüyorum…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA