Kalp Dili

Yaşayan insan hazineleri diye bir kavramımız var bizim. İçimizde yaşayan dev gibi çınar ağaçlarıdır bu ustalar. Mesela Hayri Dev, Neşet Ertaş, Mehmet Acet, İsmail Nar, Celal Yılmaz.

 Bu ustaların ortak özellikleri; yaşadıkları modern çağda, insanların duygularını geleneklerden aldıkları birikim ile ifade etme şeklidir. Hepsi durudur bu insanların. Bizim içimizde yaşarlar. İfade edemediğimiz duyguları kelimelere ve melodilere dökerler. Acılarımıza, üzüntülerimize ortak olurlar. Biz üzülürken onlar kahrolurlar. O yüzden “aşık” derler bu insan güzellerine.

Son günlerde dünyada etkili olan Corona salgını nedeniyle insanlar acı içinde. Bu insanlığın karşılaştığı ilk acı değil. Son da olmayacak. Psikolojik olarak insanlar kırgın.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu duruma karşı insanlar birbirlerinin moralini yükseltmek amacıyla evlerinin balkonlarında şarkılar söylüyor. Ama dikkatli bir şekilde incelediğimizde, o söylenen şarkıların anlam olarak bir şey ifade etmediği sadece o anlık eğlence olarak söylediği anlaşılıyor.

Halbuki Aşıklarımızın sözleri öyle mi?

Nice sultanları tahttan indirdi.

Nicesinin gül benzin soldurdu.

Nicelerin gelmez yola gönderdi.

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.

                              (Karacaoğlan)

Gömdüm oğul gömdüm. Seni toprağa gömdüm.

Kanlı gözyaşımla pınara döndüm.

Tabutun üstünde dirildim öldüm.

Seni vuran eller kırılsın oğul.

                               (Erdal Erzincan)

Ağlama bu günler gelir de geçer babam.

Ağlama bu dertler elbet biter babam.

Ocaksız köylerimde dumanlar tüter elbet.

Ben yandım sen yanma Allah aşkına.

                               (Ahmet Kaya)

Dost hasreti zor imiş.

Her dem ahuzar imiş.

Dert adamı yer imiş.

Yine gönlüm hoş değil.

                       (Muhlis Akarsu)

Bu topraklar birbirine gönül bağı ile bağlı insanlar ile dolu. Edirne’deki insanımızın ayağına diken batsa acısını Kars’taki hisseder. Bu toprakta herkes kalbi ile konuşur…

Yasin ERDOĞAN