İnternet’in henüz yaşantımızı şekillendiremediği 90’ların ilk yıllarında gazlı içecek fiyatlarına yapılan aşırı artışa yönelik İzmir’de başlayarak zamanla tüm yurda yayılan tepkiler kola tüketimine yönelik ciddi bir boykota dönüşmüştü. Başta bu protestolara kulak tıkayan küresel markalar kısa bir süre içinde durumun ciddiyetinin farkına varıp fiyatları aşağı çekmek zorunda kalmıştı.
Toplumsal tepkilerin başarısını gösteren bu örneğin ardından yaşanan diğer gelişmeleri de hatırlamakta fayda var. Tüketimi durdurarak fiyatları düşürebileceğine inanan bazı bireyler et fiyatlarına da aynı şekilde müdahale etme girişiminde bulunmuştu. Bu girişim ise başarılı olamadı. Çünkü, gerek et ürünleri ve gazlı içeceklere olan ihtiyaç ve ikame ürünlerin durumu, gerekse fiyatlandırmayı etkileyen unsurlar tamamen farklılık gösteriyordu.
Bu gelişmelerden kısa bir süre sonra kola üreticileri fiyatları daha düşük oranlarda ama daha sık artırarak yine protesto öncesi fiyatlara yükseltmeyi başardılar. Ve bu gelişmelere tüketicilerin tepkisi tıpkı suyun yavaş yavaş ısıtılmasını fark edemeyen kurbağa misali önceki protestolara göre oldukça silik düzeyde gerçekleşti.
Takip eden yıllarda, defaten İsrail başta olmak üzere İtalya, Fransa vb. pek çok ülkeyi protesto ettik. Hatta, hatırladığım kadarıyla İtalyanca bir isimle faaliyet gösteren ve reklamlarında İtalyan tasarımcılara yer veren bir mobilya üreticisi, gazetelere tam sayfa ilan vererek firmanın tamamen ulusal bir işletme olduğunu ifade etmek zorunda kalmıştı. İlginç bir şekilde, birkaç yıl sonra protestolar unutulup da fabrika ayarlarımıza döndüğümüzde aynı firma televizyon reklamlarında yine İtalyan mağazası imajı vermeye başlamıştı!
Sadede gelmeden önce hatırlatmak istediğim son bir nokta daha var. Yaklaşık 10 yıl önce büyük bir kola üreticisini protesto etmek için aynı işletme tarafından üretilen farklı bir marka gazlı içecek ile görüntü veren bir devlet görevlisi gündeme gelmişti. Kimileri bu durumu gülünç bulsa da aslında tükettiğimiz her ürünün üreticisini bilemeyeceğimizi göstermesi açısından bu örneği oldukça anlamlı buluyorum.
Yukarıdaki örnekleri İsrail menşei ya da o ülkeyi destekleyen ürünlere yönelik boykot paylaşımlarının revaçta olduğu şu günlerde başarıya ulaşabilme açısından dikkat edilmesi gereken bazı faktörlere değinmek için paylaştım.
Bir boykot girişiminin sınırları net bir şekilde çizilmeden başarılı olması beklenemez. O yüzden de, ilk sıkıntı burada başlıyor. Sosyal ağlarda kaynağı belirsiz çok sayıda paylaşım ile herkes kendi çapında boykot girişimlerine öncülük etmeye çalışıyor. Oysa ki, kamu desteği de sağlanması açısından yasal statüye sahip dernek vb. oluşumlar tarafından bu protestoların kapsamı net olarak tanımlanarak tüketicilerin bu yönde bilinçlendirilmesi oldukça önemli.
Daha açık ifade etmek gerekirse, şöyle bir örnek verebilirim. Tüketmekte olduğumuz gıda, temizlik, hijyen vb. süpermarketlerde satan pek çok marka esasen dünya çapında faaliyet gösteren sınırlı sayıda dev holding ya da onların ulusal temsilcileri tarafından bize ulaştırılıyor. Bahsi geçen dünya devi kuruluşların önemli bir kısmı İsrail ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılı olmanın yanı sıra Filistin’e yönelik saldırılarda ülkeye maddi destek sağladıklarını da gizlemiyorlar. Tüketicilerin ise belli başlı markalar dışında hangi markaların bu gruplar tarafından üretildiğini bilmesi neredeyse imkânsız!
Durum böyle iken, aynı firmanın ürettiği A ürünü yerine B ürününü tercih etmek çok fazla anlam ifade etmiyor ki burada bir başka sıkıntı daha ön plana çıkıyor; protesto ettiğimiz bir marka yerine kullanabileceğim yerli alternatifleri mevcut mu? Bu açıdan baktığımızda 5 yıl kadar önce başlatılan “Yerli Üretim” logosunun önemi de ortaya çıkıyor.
Bu noktada en önemli eksiklerden birisi ise hangi markaların yerli olduğunu teyit edebileceğimiz bir hizmetin bulunmayışı. Bu noktada e-devlet hizmetleri kapsamında sunulacak yerli ve milli markalara ilişkin bir arama motoru faydalı olacaktır.
Alternatif olarak bireysel çabalarla oluşturulan ahilik.co sitesi bu konudaki öncü girişimlerden birisi olarak örnek gösterilebilir ancak ilgili site şu anda faaliyeti durdurmuş görünüyor. Ayrıca, bu gibi girişimlerin kamu tarafından sunulmadığı durumlarda sunulan hizmet standardının güvenilirliği her zaman kuşku yaratabileceği için devlet denetimi altında faaliyet göstermeleri de önem arz ediyor.