Sosyal medya ve intihar girişimleri

Geçtiğimiz günlerde 18 yaşında bir genç Instagram hesabında intihar mektubu paylaştıktan kısa bir süre sonra hayatına son verdi. Bu üzücü olayın ardından sosyal ağlarda izlediği intihar videolarından etkilendiğine dair haberler dikkat çekiciydi. Özenle yazılmış olan intihar mektubuna dikkatle bakıldığında ise uzun süredir hayatın anlamını sorguladığının işaretlerini görmek mümkün. Satırlar dolusu yazılan ümitsizliği özetleyen en üzücü cümlenin ise “Yaşamak için bir nedenim, bir amacım yok.” olduğunu söylemek mümkün.

Üzerine çok fazla konuşulmasa da intihar vakaları dünya çapında ciddiyetini koruyan bir problem olmayı sürdürüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012 yılında yayınlanan bir raporunda 2020 yılında dünya çapında intihardan ölenlerin sayısının 1.54 milyonu bulacağı konusunda uyarıda bulunuyordu. Pandemi süreci bu rakamları ne kadar etkiledi bilmiyorum ancak sadece ABD’de yıllık ölümle sonuçlanan intihar sayısının 30 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

Ergenler ve gençler açısından bakıldığında ise durumun daha da vahim olduğunu görüyoruz. ABD’de 10-14 arası yaş grubunda kazalardan sonra ikinci en yaygın ölüm nedenini intiharlar oluşturuyor. 2007’den sonraki 10 yıllık zaman dilimi içerisinde bu yaş grubunda intiharların neredeyse üç kat arttığı ifade ediliyor. Özellikle kız çocuklarında bu oranın daha da yüksek olduğu biliniyor.

Maalesef çok sayıda araştırmanın bulguları sosyal medya kullanımı ile son yıllarda dünya çapında özellikle gençlerde artış gösteren intihar girişimleri arasında ciddi ilişki olduğunu gösteriyor. Sosyal medyanın 2004 yılında gelişmeye başladığı ve takip eden yıllarda çocuklar ve gençlerde kullanım oranının ciddi bir artış gösterdiği düşünüldüğünde, bu ilişkinin varlığı bizleri şaşırtmıyor.

Araştırma bulgularına göre sosyal medyanın yoğun kullanımı bu yaş gruplarında bağımlılığın yanı sıra depresyondan anksiyeteye kadar çok sayıda psikolojik sıkıntıya yol açabildiğini gösteriyor. Örneğin, güncel bir çalışmada günde üç saatin üzerinde sosyal medya kullanımının ergenlerin ruh sağlığı açısından ciddi tehlikelere sebep olduğu ifade ediliyor.

Ayrıca, yayınlanan pek çok akademik araştırmada sosyal medyanın bilinçsiz kullanımının öğrencilerin dikkatini dağıttığına, gençlerin olduğundan farklı görünmeye çalışmalarına sebep olduğuna, onları duygusal ve sosyal yönden olumsuz yönde etkilediğine, şiddet eğiliminde artışa sebep olmanın yanı sıra şiddet ve tacize maruz kalan gençlerde intihar eğiliminde artışa sebep olduğuna işaret ediliyor.

O yüzden de bu gibi intihar girişimlerinin zamanında önlenebilmesi için gençlerin duygusal ve davranışsal değişimleri aileler tarafından yakından takip edilip bu değişimlerde sosyal medya kullanımının doğrudan ilişkili olabileceği asla göz ardı edilmemelidir.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA