Siberkondri

Günümüzde hemen hemen herkes küçük bir sağlık sorunu bile olduğunda doktora gitmeden önce İnternet’te ve sosyal ağlarda araştırma yapıyor. Özellikle de pandemi döneminde sağlık kurumlarına gitmekten çekinen insanların İnternet’e olan ilgisinin daha da arttığı biliniyor. Örneğin ABD halkının %80’inin sağlık bilgilerini İnternet’ten edinmek için her yıl 52 saatin üzerinde zaman harcadığı ifade ediliyor. Oysa ki yapılan araştırmalardan İnternet’te yer alan sağlık bilgilerinin %40’ının eksik ya da hatalı olduğu anlaşılıyor. Buna rağmen çok az kişi İnternet’ten ulaştığı bilgilerin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyit etme ihtiyacı duyuyor. Kaldı ki, uzmanlar sadece belirli semptomlara göre yapılan sağlık aramalarında elde edilen bulguların insanları yanlış teşhis ve tedavilere yönlendireceği hususunda uyarılarda bulunuyor.

Bireylerin çevrimiçi sağlık kaynaklarını sağlık kaygısına yol açacak düzeyde yoğun kullanımı ‘siberkondri’ olarak adlandırılıyor. Siberkondri’nin bireylerin rahatsızlıklarını edindikleri çevrimiçi bilgilere göre yorumlayıp kendi hastalık tanılarını koymalarına, ciddi bir rahatsızlıkları yokken ölümcül bir hastalığa yakalandıklarını düşünerek kaygı yaşamalarına, ciddi bir rahatsızlığı olmasına rağmen belirtileri önemsemeyip uzmanlara görünmemelerine, başkaları tarafından önerilen yanlış ilaç ya da tedaviler veya alternatif tıbba yönelerek tedavinin gecikmesine sebep olabilmelerine, çoğu zaman da uzmanlar tarafından önerilen tedavilere güvenlerinin azalmasına sebep olabileceği biliniyor.

2018 yılında İngiltere’de yapılan bir araştırmada, İnternet’ten aldıkları hatalı ya da eksik bilgiler ile sağlık sistemine başvuranların sebep olduğu gereksiz muayene, test, görüntüleme vb. sağlık harcamalarının yıllık £420 milyonun üzerinde olduğu ortaya konulmuş. O yüzden de İnternet’ten edinilen hatalı sağlık bilgilerinin sadece bireylerin ruh ve beden sağlığını değil, sağlık sistemlerini de gereksiz yere meşgul ederek ciddi maliyet unsurlarına yol açtığı açıkça görülüyor.

İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde siberkondri’ye karşı daha hassas önlemlerin alınması önem arz ediyor. Bunun başında da öncelikle infodemi’yi önleyici tedbirlere ihtiyaç duyuyoruz. Bireylerin sağlık gibi hassas konularda doğru kaynaklardan temel bilgileri edinip, her zaman doğru tanının uzmanlar tarafından konulması gerektiği konusunda uyarılması oldukça önemli.

Oysa ki, pandeminin ilk günlerinden beri sadece sosyal ağlarda değil, gazeteler de dahil olmak üzere her türlü İnternet kaynağında COVID-19’dan korunmaya yönelik çok sayıda birbirleri ile çelişen bilgi yer alıyor. Hatta daha önce bazı yazılarımda değindiğim üzere, bilim kurulu üyelerinin bile zaman zaman söylemleri birbirleri ile farklılıklar gösterebiliyor. Bu konuda Prof. Dr. Osman Müftüoğlu geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesindeki köşesinde haklı olarak soruyor:

Bilim Kurulu üyelerinin farklı ve hatta bazen birbirinin tersi olabilen açıklamalar yapmaları önlenemez mi? Tamam, tabii ki hocalarımızın görüşleri farklı olabilir. Ama bu görüşler neden Bilim Kurulu’nda değil de kamuoyu önünde paylaşılır? Neden Bilim Kurulu’na bir sözcü atanmaz? Bilim Kurulu’nun görüşleri o sözcü tarafından açıklanmaz?

Sağlık en değerli varlığımız, şifayı Google’da değil uzmanlarda arayalım, lütfen!…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA