#SosyalMedyamaDokun

Bugün yazacaklarım biraz ilkokul hayat bilgisi dersi gibi olacak çünkü maalesef halen ‘özgürlük’ kavramını “istediği gibi davranabilme hürriyeti” olarak algılayanlar var aramızda. Oysa ki, bir bireyin davranışlarının diğer bireylerin temel haklarına zarar vermeye başladığı noktada o bireyin istediğini yapabilme ehliyetine kısıtlama gelmesinden doğal bir şey yoktur.

O yüzden düğünlerde eğlenmek için silah kullanmak yasaktır. O yüzden içinde yaşadığımız günlerde sosyal mesafe kuralına uymak önem arz etmektedir. Ve o yüzden içinde yaşadığımız dünyada var olan kurallar dijital dünyada da geçerlidir!

İster eğlenmek için olsun, isterse zarar vermeyi amaçlayarak; görünmezlik zırhını arkasına alıp sosyal ağlarda diğer bireylere hakaret, iftira, tehdit ve benzeri davranışlarda bulunmak ifade ya da konuşma özgürlüğü gibi adlar altında evrensel ve ulvi bir dokunulmazlık hakkına sahip olmaya izin veremez, vermemelidir.

Devletler kanunlarla bireylerin özgürlüklerinin sınırlarını tanımlayarak diğer bireylerin hak ve özgürlüklerine gelebilecek zararları ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Ancak yaptırımlar ne kadar güçlü olursa olsun bazı bireylerin o davranışları gerçekleştirme arzu ve girişimleri her zaman karşılaşılabilen bir olgudur. Bazı kişiler cezayı göze alarak o davranışlarda bulunurken, bazıları ise suç olarak kabul edilen bu davranışları gizli yollardan yapmayı tercih ederler, tıpkı sosyal ağlarda olduğu gibi!

Kaldı ki, İnternet’in doğası kişilerin anonim olarak suç işleme arzusuna yardımcı olabilecek ortam sağlama konusunda elverişli olduğu için bu gibi girişimler hiçbir zaman azalmayacaktır. Silah taşıma ve kullanımı yasal olarak ruhsata bağlı olsa da günümüzde pek çok kişinin ruhsatsız silah sahibi olduğunu biliyoruz. İnternet’e yönelik her türlü yasal düzenleme de bir şekilde suç işlemek isteyen bireyler tarafından rahatlıkla aşılabilir.

İşte o yüzden, İnternet ve özellikle sosyal medya kullanımına ilişkin düzenlemeler yapılırken bireylere yönelik engelleyici ve kısıtlayıcı tedbirlerden daha önemli olan şey bireylere bu altyapıyı sağlayanlara yönelik yaptırımlardır. Yaptırımlar erişim engelleri gibi kolaylıkla aşılabilir yasaklarla sınırlı kalması yerine yasa dışı bahis sitelerine yönelik yaptırımlarda olduğu gibi finansal akışın kesilmesine yönelik aracı kurumlara yönelik tedbirler ve bu suçta ısrar edenlere öngörülen hapis cezası gibi caydırıcı niteliğe büründüğünde suç teşkil eden davranışlarda azalma görülebilir.

Benzer bir şekilde, son zamanlarda tiranlaşarak ABD gibi dünya devlerine bile kafa tutmaya başlayan teknoloji devlerine yönelik tedbirlerin ülkemizde yetersiz kaldığını biliyoruz. Bu şirketlere yönelik yaptırımların ziyaretçi trafiğini kesmeye yönelik rahatlıkla aşılabilir tedbirler ile sınırlı kalması yerine reklam vb. gelir kaynaklarını kesmeye yönelik olarak yeniden düzenlenmesi daha etkili olabilecektir.

Ülkemizin teknoloji devlerinden bu platformlarda işlenen suçlara yönelik suçluların takibi konusunda destek amacıyla diğer pek çok ülke gibi ülkemizde bir ofis açmalarını ve ulusal kanunlara uygun davranmalarda bulunmalarını istemesinden doğal bir talep olamaz. Bir ülkenin kanunlarına uymayan yabancı bir işletmenin o ülkede faaliyet gerçekleştirmesi mümkün olamayacağına göre teknoloji devlerinin de bu beklentileri karşılaması gereklidir.

Özellikle sosyal ağların hizmetlerini yurt dışından veriyor olmaları kanunları göz ardı etmeleri için bir gerekçe olamaz. Nihayetinde bu işletmelerin ülkemizden sağladıkları reklam ve abonelik gelirlerine yönelik yaptırımlar devreye girdiğinde ilgili işletmelerin davranışlarının da olumlu yönde değiştiğini görebileceğiz.

ABD’nin İran ile ticaret yapan işletmelere yönelik yaptırımlarını hatırlayalım. Ülkemiz tarafından belirtilen tedbirlerin bir sosyal ağ tarafından yerine getirilmemesi durumunda o sosyal ağa ülkemizde altyapı hizmeti veren, reklam veren, reklam gelirlerinin transferini sağlayan ve diğer hizmetleri temin eden işletmelere ciddi yaptırımlar uygulaması durumunda ilgili sosyal ağın ülkemiz pazarından elde edeceği gelirler de kısıtlanacağı için ya ülkemize hizmet vermeyi tamamen terk etmek, ya da ülkemizde suç sayılan davranışlara olan desteği bırakmak zorunda kalacaklardır. Bu konuda o pazara girebilmek için sosyal ağların Çin gibi bir ülkenin bile tüm radikal taleplerini yerine getirdiğini hatırlatarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA