Bilgi sahibi olmak fikir sahibi olmak için yeterli mi?

Bugüne kadar dijital dünyanın önemli sorunlarından birisi olan dezenformasyonu defalarca eleştirdik. Ancak bilgi kirliliğine sebep olan tek hatalı bilgi türü dezenformasyon değil. Manipülasyondan misenformasyona kadar çok sayıda hatalı ve yanıltıcı bilgi türü mevcut. Gerçek şu ki, hangi amaç ve niyetle olursa olsun eksik, hatalı ya da güncel olmayan bilgilerin paylaşımı dijital platformlarda bilgilerin doğruluğunu kontrol etmeden kabullenen ve yayan kitlenin çoğunlukta olması sebebiyle ciddi sorunlara yol açabiliyor.

Bu konuda geçtiğimiz hafta yaşadığım ilginç bir örneği paylaşmakta fayda var. Pandemi döneminde e-ticaret rakamlarında ciddi bir artış olduğunu biliyoruz. Bu konuda üç aylık rakamları öğrenmek için basit bir arama yaptığımda birbirinden farklı çok sayıda sonuç ile karşılaştım. Esasen BKM sitesindeki verilere bakarak bu bilgiye rahatlıkla ulaşabilmek mümkün olsa da farklı kaynaklardan elde ettiğim pandemi dönemine ait e-ticaret artış oranları şu şekildeydi:

Bu uçurumun muhtemel sebebi karşılaştırılan dönem ve verilerin farklılık göstermesi olabilir. Esasen artış oranları hesaplanırken yapılması gereken şey, pandemi dönemindeki rakamların geçtiğimiz yıl aynı dönem ile ya da kendisinden önceki üç ay ile karşılaştırılıp hangi döneme göre bu artışın gerçekleştiğinin açıkça ifade edilmesidir. Ancak sunulan bilgilere bakıldığında “e-ticaretin pandemi döneminde % xxx oranında artış gösterdiği” ifade edilerek artışın neye göre hesaplandığı net bir şekilde açıklanmadığını fark ediyoruz.

Özellikle Sabah gazetesi ve Ekonomist dergisi tarafından verilen artış oranları oldukça yüksek. Sabah gazetesinin bu oranı paylaşırken kaynak olarak bir akademisyen tarafından yapılan araştırmaya dayandırması ise oldukça düşündürücü:

“Yapılan araştırmalara göre, koronavirüs pandemisi döneminde yüzde 400 oranında e-ticaret satışlarının arttığını görüyoruz.”

Neyse ki geçtiğimiz hafta içinde Ticaret Bakanı tarafından gerçek rakamlar açıklandı:

“Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye’de elektronik ticaret (e-ticaret) hacminin 2019 yılı itibarıyla 136 milyar lira olarak gerçekleştiğini belirterek, “Bu senenin ilk 5 ayında, özellikle de Kovid-19 salgını sürecinde e-ticaret hacmi, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 48 artışla 63,3 milyar lira olarak gerçekleşti.” dedi.”

Açıklamada da görüldüğü gibi artış geçen yılın aynı dönemine göre %  48 olarak gerçekleşmiş. Peki ya hatalı verilerin eğitim, yatırım vb. alanlarda referans olarak kullanılması mümkün mü? Elbette mümkün, hemen örneğini vereyim. Yaklaşık iki hafta önce Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) tarafından üyelerine yönelik çevrimiçi olarak ‘Pandemi döneminde e-ticaretin önemi’ konulu bir eğitim gerçekleştirilir. Sosyal medya hesaplarından da canlı olarak yayınlanan eğitimde katılımcılara “Pandemi döneminde e- ticaretin önemi, en çok satış yapan sektörler, e-ticaret yazılımları ve hazır sistemleri, e-ticarette güvenlik ve hukuk, e-ticarette pazarlama ve uygulamaları gibi konular” ele alındığı ifade ediliyor. Yine gazetelerde yer alan haberlerden anlaşıldığına göre düzenlenen eğitimde konuşan MATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Ergen de Sabah Gazetesi’nde yer alan yanıltıcı e-ticaret verilerini oda tarafından verilen eğitimde kullanmış:

Pandemi döneminde internet kullanımı yaygınlaşmasıyla sanal ortama fazla zaman geçirdiğine vurgu yapan Ergen, e-ticaretin bu dönemde yüzde 400 civarında artış gösterdiğini kaydetti.

Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA