Zoom’un kaderi

Ülkemizde ilk Korona vakasının görülmesinin ardından yüksek öğrenime 3 hafta ara verilmesiyle birlikte öğrenciler de apar topar memleketlerine dönmüşlerdi. Gençlerin evlerinde geçirdikleri günleri verimli hale getirebilmek için Mart ayının ortalarında SDÜ İşletme Bölümü olarak Zoom üzerinden farklı alanlardan konuşmacıların katıldığı seminerlere başladık. Tam da o günlerde Zoom uygulamasının ne kadar tehlikeli olduğuna dair felaket haberleri düştü gazetelere! Örneğin, Cumhuriyet gazetesindeki haberde diyordu ki:

“…Mağdur öğretmenlere bankadan gelen bilgilendirme mesajıyla hesaplardan kesilen miktarın ABD’li perakende devi Wallmart’tan yapılan alışverişin karşılığı olduğu ortaya çıktı. Öğretmenlerin ‘Zoom’ dışında hiçbir yurt dışı temaslarının olmadığını belirttiklerinin üzerine Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 81 il müdürünü bu sabah acil toplantıya çağırdı…”

Her ne kadar haberde ilgili öğretmenlerin sayısı, demografik bilgileri ve kullandıkları cihazlarda ne gibi güvenlik önlemlerinin bulunduğuna dair detaylara değinilmese de “yurt dışı ile tek temaslarının Zoom uygulaması” olduğu gerçeği esas alınarak Zoom’un ne kadar tehlikeli bir uygulama olduğu anlatılmaya çalışılıyordu.

İlginç bir şekilde sevgili Atıf Ünaldı gibi alanda uzman isimler başta olmak üzere Zoom seminerlerine davet ettiğim hiçbir isim uygulamaya bağlanma konusunda tereddüt etmezken, çok sayıda öğrenci ve meslektaşım tarafından basında yer alan haberlere rağmen Zoom’u kullanmaya devam etmem sebebiyle ciddi eleştirilere maruz kaldım. Bazıları ise ‘ciddi güvenlik açıklarından dolayı’ uygulamayı sildiklerini, sadece Teams ya da Skype gibi güvenilir uygulamalar kullanırsam geleceklerini söylediler.

Zoom uygulaması ve alternatiflerinin ne kadar güvenli olduklarını değerlendirmenin benden çok konunun uzmanlarına yakışacağını düşünüyorum. Ayrıca, insanların güvenlik konusunda kulaktan dolma haberleri temel alarak da olsa duyarlı davrandıklarını görmek beni mutlu ediyor.

Ancak merak etmiyor da değilim, sosyal ağları kullanırken kişisel verilerin güvenliği konusunda aynı duyarlılığı göstermeyen bireyler, acaba güvenilir olduğuna inandıkları uygulamaların “kullanım şartlarında” bir kez olsun merak edip de okudular mı? Ya da, ‘ciddi güvenlik açıkları karşısında hissettikleri’ gibi, kendi elleriyle kişisel verilerini teknoloji devlerine teslim ederken de huzursuz hissediyorlar mıdır?

Zoom’un güvenlik açıklarına ilişkin haberleri ilk gördüğümde bu haberlerin en çok Zuckerberg’i mutlu edeceğini düşündüm. Çünkü Zuckerberg’in rakiplerini piyasadan silebilmek için onların en önemli özelliklerini acımasızca kendi uygulamalarına adapte etmekte bir an bile tereddüt etmediğini biliyorum. Zoom’un güvenlik sorunları sebebiyle popülaritesini kaybetmesi halinde Zuckerberg’in de bu hamleyi gerçekleştirmesine gerek kalmayacağı için bu durumdan mutlu olmasını bekliyordum.

Ancak geçtiğimiz günlerde Zoom uygulamanın güvenlik sorunları ile ön plana çıktığı haberlere rağmen kullanıcı sayısı hızla artmaya devam etti. Bunun sonucunda da yakın zamanda duyacağıma emin olduğum haber bu satırları yazmadan kısa bir süre önce, geçtiğimiz Cuma günü Facebook tarafından ilan edildi. Haberde şirkete ait artık Messenger uygulaması üzerinde 50 kişinin aynı anda süre sınırlaması olmadan toplantı yapabileceği, WhatsApp’a 8 kişilik görüşme imkânı sunulacağı, Facebook ve Instagram’a ise canlı video paylaşımı ile ilgili yenilikler geleceği ifade ediliyor.

Özetle, Facebook bir savaş uçağı gibi bir kez daha hedefe kilitlenmiş vaziyette. Ne kadar başarılı olacağını ise zaman gösterecek…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA