TUT ve ARINDIR BİZİ

Geldi mübarek geldi işte yine geldi
Sene-i devriyesi dolmadan geldi
Erken mi geldi ne
Üç aylarda “rahmetle geleceğini” hatırlattı
Regaip’te “yaklaşıyorum” diye haber saldı ulaklarla tellallarla
Miraç Gecesi’nde “namaz insan kötülükten alıkor” “ben de kalkanım” diye ilânlar dağıttı
“Yollara çıkın bekleyin hilalleri takip edin beni gözetleyin”
Berat Gecesi’nde de “on beş günlük uzaklıktayım”
“Hazırlığınızı yapın ayak seslerimi ve nefesimi duymaya başladınız”
Mealinde daha çok şeyler söyledi

(…)

Derken geldi işte o şehr-i sıyâm
Hoş geldin ey mâh-ı gufrân
Safalar getirdin evimize ocağımıza yurdumuza dünyamıza
İlaveten merhaba da
“Bir şeyden uzak duralım bir şeye karşı kendimizi tutalım” evvela
“İmsak” edelim sonra da sen de bizleri tut
“Tut bizi Ramazan”
Sımsıkı tut hevâ ve hevesimize bırakma emi
“Yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur”[1] gibi
Arındır pir ü pâk eyle dışımızı içimizi kalbimizi
Bu sayede elimiz ayağımız dilimiz oruç tutsun
Yoksa aç ve susuz kalırız sadece

(…)

Ne kaldı şunun şurasında bir ay sonra bayram
Lakin şehirlere çocuk sevindiriciler gelmiyor artık
Güya şehirler daralmış bu yüzden onlara yer kalmamış
Kimisi “onlar terk-i diyar eyledi” derken
Kimisi de “şehirlere küstü o c/vefakârlar” diye kelam ediyor
Her ne sebepten ise onlar yok
Sokak aralarında çocuklar yok
Hayatın eski tadı ise hiç yok

24 Nisan 2020/1 Ramazan-Isparta

Âdem EFE

[1] Bir görüşe göre Ramazan, “yaz sonunda yağıp yeryüzünü tozlardan temizleyen yağmur” anlamına gelen “er-ramzâ” kelimesinden türemiştir.