Modern Zaman Efsaneleri 10: Hampden Wallace’a karşı

Günümüzde “Düz dünyacılar” tarafında hazırlanan çok sayıda içeriğe sosyal ağlarda, web sitelerinde ve Youtube videolarında rastlayabilirsiniz. Hatta geçtiğimiz yıllarda hazırladıkları bir belgesel Netflix’e bile girmeyi başarmıştı.

19. yüzyılın son çeyreğinde bu fikri savunanlar ise seslerini duyurabilme konusunda pek o kadar şanslı değillerdi! Bu konuda en ilginç örneklerden birisi olan John Hampden da o kişilerden birisi olarak bilinir. Kraliyet Akademisi’ne üye bir bilim insanı olan Hampden dünyanın düz olduğuna öylesine inanmaktadır ki 1870 yılında bir dergiye ilan vererek bir önceki yazıda bahsettiğim Samuel Birley Rowbotham’ın “Bedford Level Deneyi”ni tekrarlayarak dünyanın düz olmadığını kanıtlayabilene £500 ödül vereceğini duyurur. Merak edenler için bu ödülün bundan tam 150 yıl önceki değerinin günümüz rakamlarıyla £47,000 (₺360 bin) olduğunu da not etmiş olalım!

Geçmişte Rowbotham bu deneyler sonucunda elde ettiği bulgulara dayanarak dünyanın düz olduğunu iddia etse de yeterince ilgi görememişti. Peki ya nasıl olmuştu da düz bir zeminde ufuk çizgisine doğru 10km boyunca gitmekte olan botun üzerindeki bayrak direği kendisinden uzaklaştıkça Rowbotham’ın görüş hizasının altına inmeyerek onu haklı çıkarmıştı? Dünya gerçekten düz olabilir miydi?

Esasen bu görsel yanılgıyı bilim dünyası ‘atmosferik kırılma’ ile açıklıyor. Bilimsel kaynaklardaki açıklamalardan anladığım kadarıyla dünya atmosferindeki havanın yoğunluğu yüzeye yaklaştıkça azaldığı için ışınlar aşağı doğru bükülüyor. Rowbotham’ın deneylerinde olduğu gibi, ölçümlerin yüzeye çok yakın bir yükseklikten yapılması durumunda ise dünya yüzeyinin ortalama eğriliğiyle eşleşme söz konusu olması sebebiyle dünyanın düz olduğu algısı oluşabiliyor. Ayrıca, hava sıcaklığındaki değişimin bile benzer algıların oluşmasında etkili olabileceği ifade ediliyor.

Bu gerçeği bilen ve o dönem maddi sıkıntı yaşamakta olan bir başka bilim insanı Alfred Russel Wallace, Hampden’e meydan okuyarak dünyanın düz olmadığını ispatlayacağını iddia eder! Kısaca Wallace hakkında da bilgi vermekte fayda olabilir, çünkü her ne kadar ismi çok fazla bilinmese de kendisi Darwin ile aynı dönemde ‘Evrim Teorisi’ üzerine çalışmaları bulunan, hatta beraber yayınlar yapan önemli bir bilim insanı olma özelliğine sahip. Sonraları Darwin ile kısmi görüş ayrılıklarına düşen Wallace’ın evrimde tanrının da rolü olduğunu ifade etmesi de ilginçtir.

Hikayemize dönersek, Wallace deneye başlamadan önce ilk olarak gözlem sırasında karşılaşabilecekleri atmosferik kırılım etkisini en aza indirebilmek amacıyla su seviyesinin 4 metre üzerinde bir gözlem noktası oluşturur. Ardından 10 km’lik menzil boyunca iki farklı noktaya aynı yükseklikte iki direk takar ve aralarındaki yükseklik farkını ölçebilmek için de her iki noktanın ortasında bir yere bayrak direği yerleştirir.

Gözlem noktasından baktıklarında direklerden birincisinin diğerinden yukarıda görülmesi sebebiyle deneye hakemlik yapan Field dergisi editörü tarafından Wallace’ın iddiayı kazandığı ilan edilir. Böylelikle dünyanın düz olduğu iddiası bilimsel olarak çürütülmüştür!

Durumdan memnun olmayan Hampden, Wallace’ı dolandırıcılıkla ve hile yapmakla suçlayarak mahkemeye verir. Hatta, daha da ileri giderek Wallace’a ve eşine tehdit ve hakaret mektupları gönderdikten sonra pek çok kuruluş ve basın organına da Wallace aleyhinde karalayıcı yazıları göndermekten geri kalmaz! Bunun sonucunda Wallace tarafından kendisine hakaret davası açılan Hampden hapis cezası alır. Aynı mahkeme Wallace’ın da Hampden’ın iddiadan caymış olması sebebiyle parayı iade etmesi gerektiğe hüküm verir.

Bu olaydan 31 yıl sonra, daha bilimsel koşullarda gerçekleştirilen benzer bir deney 1901 yılında Cambridge’de bulunan King’s College’da coğrafya alanında doçent olarak görev yapan Henry Yule Oldham tarafından bir kamera ve teodolit yardımıyla gerçekleştirilir.

Oldham, deney sonucunda bayrak direklerinden birisinin diğerinden 90cm kadar yukarıda göründüğünü ispatlayarak dünyanın düz olamayacağını bir kez daha gösterir. Oldham’ın bulguları, dünyanın ilk uydu görüntüleri çekilene kadar ders kitaplarında kaynak olarak yer almış olması sebebiyle de önem taşıyor.

Günümüzde ise uydu görüntülerini bile düzmece olarak nitelendiren düz dünyacılardan birisi geçtiğimiz yıl bunu ispat etmek için kendisini roketle gökyüzüne fırlatmaya kalkışınca ciddi bir şekilde yaralanmıştı!

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA