BU BİR EKONOMİ YAZISI DEĞİLDİR!

Ben ekonomist değilim. Kendimi ekonomist olarak da hiç tanımlamadım. Bir kişi nasıl ekonomist olur onu da bilmem. Fakültelerin Ekonomi bölümlerini bitiren mi, üç beş ekonomi kitabı okuyan mı, yoksa kendisini ekonomist olarak tanımlayan bazı köşe yazarlarının atmasyon yazılarını kesip saklayanlar mı ekonomist oluyor; emin olun hiç fikrim yok.

Ekonomist olmadığım için de, yayımlanan ekonomi değerleri veya rakamları benim için bir anlam ifade etmez. Yedi sülaleden beri esnaf olduğumuzdan dolayı, reel piyasa beni daha çok ilgilendirir. Lokantacının, manifaturacının veya bir tuhafiyecinin günlük satış hasılatı beni daha çok ilgilendirir. Veyahut bir esnafın siftah yapma saati beni daha çok alakadar eder.

Misal, devletin kurumları açıklar yüzde şu kadar büyüdük. Büyüdük de ne oldu. Esnaf daha çabuk siftah mı etti veya daha çok hasılat mı elde etti. Yok böyle bir şey. Önce şu soruyu soralım. Devletin ilgili kurumu bu hesaplamayı nasıl yaptı. Hangi yılı baz aldı. Öyle ya, söz konusu büyüme baz aldığımız yıla göre hesaplandığından, baz aldığı yıl nasıl tespit edildi. Misal 2000 yılını değil de, niye 2004 yılını baz aldı? Acaba 2002 yılını baz alsaydık küçülme mi çıkacaktı. Emin olun bilmiyorum dedim ya, ben ekonomist değilim.

Baştan söyledik, rakamlara değil reel ekonomiye bakarız diye. Eskiden telefon edip, “Hocam şu pozisyon için adam arıyoruz. Sizin öğrencilere bir duyurur musunuz?” söylevinden kapı komşumun “Bizim oğlan uzun süredir işsiz. İngilizce ve İtalyanca biliyor. Hocam sizin tanıdıklarınız vardır. Size oğlanın CV’sini versek…” söylevine geçmişse Dolar’ın düşmesi veya yükselmesi açıkçası benim için çok anlam ifade etmemektedir.

Adam yazmış “Dolar 7 TL iken ben demiştim 2019 yılını 6 TL ile kapatır.” Yahu sevgili kardeşim. Sen neyi dedin? Sen de diğerleri gibi salladın. Ama şansın yaver gitti, devlet Dolar işlemlerini Swap vasıtasıyla baskı altına alarak Dolar’ın artmasına izin vermedi. Devlet bu izin verir veya vermez. Bilemem. Ama devlet 2001 krizinde Dolar’ın artışını bir elinde kahve, diğer elinde sigarasıyla izledi ve Dolar’ın değerinin anormal bir şekilde artmasına izin verdi. Peki, neden devlet böyle bir şey yaptı? Bilemem dedim ya ben ekonomist değilim.

Adam çıkıyor, efendim bütçe şu kadar açık verdi. Ondan sonra başlıyor insanın zihnini dumura uğratan yorumlara. Değerli ekonomist kardeşim; sen de bilirsin ki, devletin bütçesinin açık vermesi veya vermemesi devlet politikasıdır. Devlet hesabını, kitabını yapar ona göre para harcar. Misal, devlet şu kadar vergi gelirim elde ederim, şu kadar memur maaşı öderim, şu kadar da yatırım yaparım diye hesabını yapar.

Eğer devletin gelirlerinin toplamı giderleri karşılamıyorsa bütçe açık verir. Ama bu bütçenin ne kadar açık vereceği devletin kontrolündedir. Devlet bakar ki, tahmini gelir düzeyinde azalış var, bütçenin gider kalemlerini azaltır veya azaltmaz.  Bu durum tamamen devletin inisiyatifindedir. Şimdi buradan bütçe açık veya fazlalık verdi diye, bir ekonomik çıkarmalar yapmak ve bu çıkarıma göre de; ekonomimiz şöyle veya böyle demek ne kadar gerçekçi pek anlayamadım, Yani devlet bu harcamaları yaparken veya bütçenin açık vermesini izlerken, senin aklına gelenler devletin aklına gelmedi mi? Ekonomist olmadığım için soruyorum.

 Ekonomist olmamanın güzel bir tarafı da, yayımlanan rakamları ciddiye almamak. Misal işsizlik rakamları. Devlet işsiz sayısındaki artış veya azalışları her ay açıklamaktadır. Peki bu veriler nasıl toplanmakta ve hesaplanmakta? Efendim “Son bir ayda devlete iş talebi için başvuranlar…..” Geçelim bunları. Adam iki sene önceden başvurmuş, bakmış ki, devletten bir hayır yok; bir çağrı merkezine ve bir kahveye garson olarak girmiş ve aynı zamanda da, eş ve dost vasıtasıyla iş aramaya devam ediyor. Devlet bunu işsiz kabul etmediğinden işsizlik oranı içinde yer almamaktadır. Şimdi bu rakamları göre gerçekçi yorum yap.

Adam ömründe hiç simit satmamış, dükkâna gelen kaçmasın diye müşterinin gözlerinin içine bakmamış, tutmuş akıl ve fikir veriyor. Yahu kardeşim sen “Siftah” kelimesinin taşıdığı derin anlamı biliyor musun? Yooo, bilmiyorsun. O zaman esnafı anlamıyorsun, çeklerin ödeme zamanı geldiği zaman çekilen ıstırabı hiç duymamışsın. Alacaklarını tahsil etmek için verilen uğraşı hiç görmemişsin. Bankadan gelen telefonla, “Abi kredinin bugün son günü” diye söze başlayan banka çalışanının afrasını, tafrasını dinleyip, sağa sola koşturarak borç para peşinde koşmamışsın; hala “Efendim dolar şöyle oldu, büyüme böyle oldu ve bu rakamlara göre ekonomimiz uçuyor veya düşüyor” diye bizle alay ediyorsun. Bırak sevgili kardeşim bu işleri bize reel ekonomiyle gel.

Sonuç olarak, ekonomist olmadığımdan dolayı, yayımlanan rakamlarla hiç işim olmaz ve ciddiye de almam. Gazetelerin veya televizyonların ekonomi yazarlarını (üç – beş tanesi hariç) dinlemem ve boşuna zaman israfı yapmam. Ekonomist olmayan birisi olarak benden de size tavsiye, sizde aynısını yapın.

Kalın sağlıcakla

Prof. Dr. Hayrettin USUL