Facebook nereye koşuyor -1-

İncil’de anlatılan meşhur bir kıssada İsa peygamberin suçlu olduğu iddia edilen bir kadının Tevrat hükümlerine göre taşlanması isteyenlere “İçinizde kim günahsızsa, ilk taşı o atsın!” diyerek önemli bir mesaj verdiği ifade edilir.

Uluslararası düzeyde giderek artan oranda soruşturma ve yüksek para cezaları dışında Facebook’a yönelik ciddi yaptırımların söz konusu olmaması gerçekten ilginçtir. ABD’de halen devam eden bir soruşturma sonucu Facebook’a yönelik $5 milyar ceza yolda iken, geçtiğimiz hafta sonu ülkemizde bile ₺1.6 milyon ceza kesilen şirketin maddi yaptırımlarla terbiye edilebilme ihtimali pek bulunmuyor. Şirketin ayaklarının yere basması için para cezalarının ötesinde çok daha etkili yaptırımlarla karşı karşıya kalması gerekiyor.

Yıllardır Facebook’a yönelik ciddi eleştirilerde bulunan birisi olarak şirkete ilk taşı atacak olan günahsızın kim olacağını merak ediyordum. Nihayet geçtiğimiz hafta o ‘günahsız’ ortaya çıktı! Şirketin kurucularından olan ve 2007 yılında ortaklıktan ayrılan ‘empati’ kod adlı Chris Hughes New York Times gazetesinde yazdığı uzunca bir köşe yazısında Facebook’un artık bölünmesi gerektiğini ifade ederek kibar bir dille yetkilileri göreve çağırdı!

Hughes, teknoloji ile ilgisi olan herkesin okuması gereken yazısında Facebook’un patronu olan eski okul arkadaşı Mark Zuckerberg’i sosyal medyaya hükmetme sevdasından ötürü ciddi bir şekilde eleştiriyor.

Zuckerberg’in sahip olduğu %60 hisse sayesinde şirkette söz sahibi olan tek kişi olduğuna işaret eden Hughes, bu kadar büyük bir gücün tek bir kişide toplanmasının oldukça tehlikeli olduğunu söylüyor. Şirketin ne kadar büyük olduğunu anlayabilmek için rakamlara bakmak yeterli: Facebook’un aylık aktif kullanıcı sayısı 2.3 milyarı bulurken, WhatsApp 1.6 milyar, Messenger 1.3 milyar, Instagram ise 1 milyar kişi tarafından kullanılıyor.

Hughes’e göre artık tek kişi tarafından yönetilen güçlü bir sosyal medya devi durumuna gelmiş olan Facebook acilen otoriteler tarafından bölünerek Messenger, Instagram ve WhatsApp birbirinden ayrılmalı. En son 1970’lerde benzer bir sebepten telekomünikasyon devi AT&T’yi bölen ABD otoriteleri, 2000’li yıllarda benzer durumdaki Microsoft’u bölmeyi ise başaramamıştı.

Facebook’un kontrol alınabilmesi için bölünmesi gerektiği görüşünün ardında yatan gerekçeler ise şunlar: Facebook’un rakiplerine yönelik rekabete aykırı agresif davranışları, sosyal medyayı domine eden en büyük güç haline gelmesi, kullanıcıların kişisel verilerini açgözlü bir şekilde ele geçirme çabaları, dezenformasyon kaynağı ve ideolojik bir güç unsuru olarak rolü.

Instagram ve WhatsApp neredeyse sıfır geliri olan birer sosyal medya uygulaması iken ciddi bedeller ödeyerek bu şirketleri bünyesine katan Facebook böylelikle fotoğraf paylaşım ve sohbet platformlarından gelebilecek rekabeti ortadan kaldırmayı başarmıştı. Youtube, Vimeo ve Vine’a Facebook altyapısını kullanma konusunda engeller çıkaran rekabeti engelleyici tavırlarıyla dikkati çeken Zuckerberg, SnapChat’i yok edebilmek için ise Hikayeler ve Filtreler gibi popüler özelliklerini çalarak Facebook, Instagram ve WhatsApp platformlarına entegre etmekte tereddüt etmemişti.

Başkanlık seçimlerine yönelik dezenformasyon kampanyaları ile Arakan soykırımını teşvik eden paylaşımlara da ev sahipliği yapan Facebook, Cambridge Analytica başta olmak üzere çok sayıda kişisel verilerin ihlaline yönelik skandallarla sürekli gündemde kalmayı başarmıştı. Her skandaldan sonra Zuckerberg’in ‘Söz bir daha olmayacak!’ tarzı samimiyet yoksunu açıklamaları ise bardağı taşıran son damlalardan olmuştu.

Sadece kullanıcıları değil, hesabını donduranları, kapatanları ve hatta Facebook kullanmayanları bile 275 milyonun üzerinde web sitesinde yer alan ‘Facebook ile paylaş’ butonu sayesinde takip ettiği bilinen şirketin kişisel verilere yönelik açgözlü tavrının yukarıda belirttiği gibi bol sıfırlı cezalar ile terbiye edilebilmesi imkânsız görünüyor. Çünkü, geçtiğimiz haftalarda Facebook, Instagram ve WhatsApp platformlarını birbirine entegre edip tek çatı altında toplamak isteyen Zuckerberg’in geleceğe yönelik daha kişisel bir altyapı planlarının ne kadar iyi niyetli gelişeceğine yönelik ciddi şüpheler mevcut.

Hughes’in bu çağrısına temkinli yaklaşan Facebook yönetimi, şirketin bölünmesinin sosyal medya kullanıcıları açısından hiç de iyi bir fikir olmadığını, onun yerine sosyal medya üzerinde devlet kontrolünün artması fikrini destekleyeceklerini açıklayarak esasen bölünmemek için kendi çapında tavizlere açık olduğunu da ima etmiş bulunuyor. Oysa ki teknoloji devlerinin bölünmesi hususunda halihazırda kanun teklifine bulunan siyasiler zaten mevcut. Muhtemelen Facebook’a ciddi olarak ilk taşı atan ‘günahsız’ eski ortağın bu girişimi siyasiler açısından dikkatle izlenecektir.

Peki gelecekte Facebook’u neler bekliyor olabilir? Onları da bir sonraki yazıda değerlendirmek istiyorum…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA