Kontrolsüz güç: Kişisel veriler

Geçtiğimiz günlerde Fransa tarafından Google’a “kullanıcıları kişisel verilerin kullanımı ve paylaşımı konusunda şeffaf ve açık bir biçimde bilgilendirmeyerek AB kriterlerini ihlal ettiği” gerekçesiyle € 50 milyon para cezası verildi. Ülkemizde de geçtiğimiz yıl Eylül ayında Rekabet Kurumu Google’a ₺ 93 milyon ceza verilmesine hükmetmişti.

Bu rakamlar yüksek gibi görünse de geçtiğimiz yıl AB tarafından şirkete kesilen $ 5.1 milyar düzeyindeki cezanın yanında oldukça düşük kalıyor. Oysa ki $ 5.1 milyar Google’ın 2018 yılı ortalama cirosunun sadece %5’ine, yani iki haftalık gelirine karşılık geliyor. Şirketin 2018 yılında AB’ye ödediği vergi ise 4.2 milyar civarında.

Türkiye’nin en değerli şirketi olan THY’nin piyasa değeri $ 2 milyar’ı geçmezken teknoloji devleri nasıl olur da bu büyüklükte cezaları ödeyecek davranışlar sergilemekten kaçınmıyorlar?

Bu sorunun cevabı ise Francis Bacon’ın 16. YY’da söylediği “Bilgi güçtür” sözünün günümüze uyarlanmış hali olan “Veri güçtür” ifadesinde gizli. İçinde bulunduğumuz çağda bireylere ait veriler işletmeler açısından öyle önemli ki, kişisel verileri elde edebilmek için her yol mubah kabul ediliyor.

Öyle ki, geçtiğimiz günlerde yayınlanan Uluslararası Bilgisayar Bilimleri Enstitüsü’nün bir araştırmasına göre sadece Google ve Facebook gibi teknoloji devleri değil, uygulama geliştiricileri de kişisel verilerin gizliliğini ihlal etmekte beis görmüyorlar! Yayınlanan raporda her biri en az 100 milyon cihaza yüklenen yaklaşık 17 bin Android uygulamasının cihazlardaki etkinliklerin kalıcı bir kaydını oluşturan tanımlayıcı bilgileri toplayarak Google’ın veri toplama politikasını ihlal ettikleri ifade ediliyor.

Diğer bir ifade ile, Google tarafından her bir Android cihaza farklı olarak tanımlanan ve kullanıcılar tarafından değiştirilebilen reklam kimlik numarasının yanı sıra cihazlara ait MAC adresi, IMEI numarası ve Android kimlik numarası gibi kullanıcının kimliğini açıkça takip edebilecekleri bilgileri aynı anda toplayan bu uygulamalar reklam sektörüne kullanıcıların kişisel verilerini sunarak ciddi bir suç işliyorlar. Çünkü Google kullanıcıların izni olmadan uygulama geliştiriciler tarafından bu verilerin aynı anda toplanmasına kesinlikle izin vermiyor.

Daha da ürkütücü olan durum ise bu suçu işleyen uygulamaların en az 6 bin tanesinin çocuklara yönelik uygulamalar olması. Örneğin, küçük çocukların severek oynadığı My Talking Tom adlı oyunun yanı sıra her yaştan kullanıcıların ilgi gösterdiği Angry Birds, Subway Surfers, Temple Run, 3D Bowling, 8 Ball Pool, Banana Kong ve Bus Rush gibi oyunlar bu listede ilk sıralarda yer alıyor.

Bununla da bitmiyor, cihazları zararlı yazılımlara karşı koruyup temizleyerek optimize etmeye yönelik bir uygulama olan ve bugüne kadar bir milyar cihaza yüklenen Clean Master adlı uygulamanın da bu listede yer alması kişisel verilerimizin korunması açısından artık hiçbir uygulamaya güvenemeyeceğimiz gerçeğini bir kez daha ortaya koyuyor…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA