Ahîlik Bir Tarîkat mıdır?

Herşey bir âyet-i kerîme ile başladı……

Âli imrân suresi 103 âyet-i kerîme

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”  (Diyanet İşleri Başkanlığı meali)

Ayırca tüm peygameberlerin bir meslek sahibi olması Allah tarafından insanlar için helalinden çalışıp kazanmayı da ibadet kılmıştır.

Unutulmamalıdır ki, neredeyse tüm peygamberler çobanlık yapmıştır. Allah peygamberlere peygamberlik vermeden önce, onları çobanlık mesleği ile meşgul ettirmiş ve onlara sevk ve idare vasfını kazandırmıştır.

Peygamberlerin mesleklerine baktığımızda;

Hz Adem (a.s.) çiftçi

Hz Şit (a.s.) hallaç, kazzaz, nessac

Hz İdris (a.s.)  terzi

Hz Nuh (a.s.) marangoz

Hz Hud (a.s.) tüccar

Hz Salih (a.s.) çoban

Hz İbrahim (a.s.) mimar

Hz Eyüp (a.s.) ziraatçı

Hz Lut (a.s.) tarihçi

Hz İsmail (a.s.) tercüman

Hz Harun (a.s.) vezir

Hz Şuayip (a.s.)  ziraatçi

Hz Musa (a.s.) çoban

Hz Davut (a.s.) demirci

Hz Süleyman (a.s.) hükümdar

Hz Zülkif (a.s.) fırıncı

Hz İlyas (a.s.) dokumacı

Hz Yunus (a.s.)  balıkçı

Hz Üzeyr (a.s.) bahçıvan

Hz Lokman (a.s.) doktor

Hz İsa (a.s.) marangoz

Hz Muhammet (S.A.V.)  ticaret mesleği ile meşgul olmuşlardır.

Esasında ahilik teşkilatını herhangi bir tarikat olarak değerlendirmek yanlış olur. Çünkü ahilik teşkilatı mensupları Anadolu’nun çeşitli yerlerinde şubeler oluşturmuş ve bulundukları bölgede yaygın olan tarikatlara biat ettikleri görülmüşür.  Ahî kelimesi Türkçemizde “eli açık, cömert, yardımsever” anlamı taşır. Arapça’da ise kardeş anlamına gelir.

İslam’ın yayılması ile beraber Müslümanlar arası meslek birlikleri oluşturulmuş ve bu birlikler çeşitli ünvanlarla adlandırılmıştır.

Ahîlik, özellikle insanların kalben temizlenmeye çalıştığı, dünyevi işlere önem vermediği tasavvufi yaşam şekli bu birliklerde önemli bir yere sahiptir. Tasavvufi yaşam şeklini benimsemiş kişilere sûfî denilmektedir. Bu kişiler alçakgönüllülük, yiğitlik, eli açıklık, hoşgörü, insanları sevme vb. gibi vasıflara sahip olabilmek ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile gönül bağı kurabilmek amacıyla fütüvvet idealini benimsemişlerdir.

İşte Ahîlik teşkilatı Müslüman Türkler arasında Anadolu’da bu anlayış ile kurulmuş. Helalinden kazanmayı, Hak yolundan ayrılmamayı, birlik olmayı ve kalplerin temizlenmesini amaç edinmiştir.

Anadolu’da, Antalya’nın fâtihlerinden Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un teşkilata katılması ile fütüvvet teşkilatı güçlenmiştir. Ayrıca Asya’da etkili olan Moğol istilası sebebiyle Anadolu’ya gelen sûfîler Ahîlik teşkilatını daha da güçlendirmişlerdir.

Ahîlik teşkilatının kurucusu Şeyh Nasreddin Mahmut El-Hoyi yani Ahî Evran’dır.

Ahî Evran, Azerbaycan’ın Hoy kasabasında doğmuştur. İlk eğitimini Azerbaycan’da alıp Horosan’a giderek Fahrettin Razi’nin eğitim halkasına katılmıştır. Tasavvufi terbiyesini ise Yesevî dervişlerinden alan Ahî Evran gittiği yerlerde Yeseviyye tarikatını yaymıştır. Ahî Evran lakabının doğduğu Hoy şehrindeki Evrin Dağı’ndan geldiği tahmin edilmektedir. Ahî Evran meslek olarak debbağlık yani dericilik mesleği ile meşgul olmuştur.

Yesseviye tarikatının önemli hükümleri şunlardır.

Marifetullah : Allah’ı bilmek, tanımak.

Cömertlik

Sıdk : gerçek doğruluk

Allah sevgisinde kaybolmak

Rızk konusunda tevekkül

Derin tefekkür.

Ayrıca Yesevviye Tarikatı’nın önem verdiği bazı hususlar da şunlardır.

Allah’a ulaşma isteği, vuslat,

Şevk,

Korku ve ümit arasında kalmak,

Zikre sarılmak,

Cemaat ile namaz,

Her an abdestli olmak,

Salih kimseler ile beraber olmak,

Misafir gözetmek.

Yesevviye Tarikatı adâbı ise şöyledir:

Şeyhe mutlak teslimiyyet,

Tarikata hizmet etmek,

Sözünde doğru olmak,

Vaadinde durmak,

Vefalı olmak.

İşte buradan yola çıkarak Ahîliğin yaşam biçimi ortaya çıkar. Bu yaşam biçiminde esas etkenler sanaatkarlık ve cihat’tır.

Ahîliğe girmek için sanat sahibi olmak gerekir. Çünkü asıl olan helalinden kazanmaktır. Helalinden kazanmak kendi emeği ile geçinebileceği kadar kazanmaktır. Bu da meslek erbabı olmak ile mümkündür. Ayrıca ahî cihat bilincine sahip olmalıdır. Çünkü, cihat Kuran’da farz kılınmıştır. Ayrıca burada pratiklik ve kolaylaştırma da esastır.

Ahilikte kadınları da ön planda tutmaktadır. Buna en güzel örnek Ahî Evran’ın eşi Fatma Bacı’nın dünyada ilk kadın teşkilatı olan “Bâcıyan-ı Rûm” yani Anadolu Kadınlar Birliği’ni kurmuş olmasıdır. Bu birlik kadınlar arasında örgütlenmeyi esas kılmış, kadınların çalışma hayatında etkili olmasını sağlamıştır. Ayrıca bunlar beraber ibadet etmek, kimsesiz kız çocuklarına sahip çıkmak, ihtiyar kadınların bakımlarını üstlenmek, genç kızları evlendirip aile kurmak gibi vazifeleri de üstlenmişlerdir. Hatta cihat bilinci ile de erkekler ile beraber savaşa gitmişlerdir.

Ahî erkeklerinde verilen öğütler “eline, beline, diline sahip ol” iken, kadınlarda “eşine, işine ve aşına dikkat et” prensibine dayalıdır.

Tüm etkenleri bir araya topladığımız zaman Ahîlik teşkilatı fütüvvet ahlakı üzerine kurulmuştur. Bu ahlâk ise Hazreti Ali’nin ahlâkı ve savaşlarda gittikçe artan ünü, yiğitliği, güvenilirliği üzerine ikâme edilmiştir.

Yasin ERDOĞAN