Yüz tanıma teknolojileri

Amazon, Apple, Facebook, Google, Microsoft ve Samsung gibi teknoloji devlerinin patent savaşlarına sebep olan yüz tanıma teknolojileri pek çok ülke tarafından ulusal güvenlik açısından önemli bir araç olarak görülüyor.

Geçtiğimiz Nisan ayında Çin’de bir kanun kaçağı yapay zekâ temelli yüz tanıma özelliğine sahip kameralar sayesinde konser izlemeye gelen 60 bin kişilik bir kalabalık arasından ayırt edilerek tutuklanmıştı.

Bununla birlikte, henüz dünya çapında kabul görmüş standartlara sahip olmayan yüz tanıma sistemlerinin yaygın bir şekilde kullanımının sınırlandırılması konusunda geçtiğimiz günlerde Microsoft ve Google yöneticilerinden ciddi çağrılar geldi.

Kişisel mahremiyetin korunması ve hatalı kararların önlenmesi açısından firmaların keyfi olarak yüz tanıma teknolojilerinden yararlanmasının sakıncalarına değinen Microsoft, kişilerin günlük hayatının gizliliğine saygı duyulması gerektiğini ifade ediyor. Bu konuda AB’nin geçtiğimiz aylarda yürürlüğe giren biyometrik verilerin kullanımına yönelik düzenlemeleri, yüz tanıma teknolojilerinin izinsiz kullanımını engelleyen en kapsamlı hukuki düzenleme olarak düşünülüyor.

Bu konuda Google’dan gelen önemli bir eleştiri ise yüz tanıma teknolojilerinin henüz yeterince olgunlaşmadığı yönünde. Yukarıda paylaştığım Çin örneğinin aksine, yüz tanıma teknolojilerinin başarısızlıklarına dair vaka sayısı çok daha fazla. Takip edenler hatırlayacaktır, geçtiğimiz yıl iPhone X lansmanında abartılı bir şekilde tanıtılan yeni yüz tanıma teknolojisi canlı yayın esnasında şirket yetkilisinin yüzünü tanımakta zorlanmıştı.

İngiltere’den gelen örnekler ise yakın gelecekte ulusal güvenliğin yapay zekâya emanet edilmesinin ne kadar doğru olduğunu sorgulamamızı gerektiriyor. 2017 yılında Şampiyonlar Ligi finali için Cardiff’e gelen 170 bin taraftarın yüzü kameralarla tek tek tarandığında, 2470 kişiye ait tarama sonuçlarının aranan suçlularla eşleştiği ancak bunlardan 110’u dışındakilerin hatalı eşleşme olduğu, toplam tutuklama sayısının ise 15 ile sınırlı kaldığı ifade ediliyor. Nihayetinde %92 oranında başarısız eşleşme ciddi tepkilere sebep olurken, binlerce kişiye ait fotoğrafların halen sistemde saklanıyor olması da ayrı bir eleştiri konusu. Fotoğraflarının çekildiğinin farkında bile olmayan insanların halen kriminal veri tabanlarında yer alması gerçekten doğru değil. Kaldı ki, İngiltere’de geçtiğimiz yıl boks ve rugby maçlarında yüz tanıma teknolojisi ile toplanan verilerin de %90 ve %87’sinin hatalı olduğuna dair haberler ülke basınında yer almıştı.

Google yetkilileri mevcut yüz tanıma teknolojilerinin henüz umuma açılmasını doğru bulmadığını ifade ederek bu teknolojilerin halen farklı etnik grupları tanımada yetersiz olduğunu, bu yüzden de kullanımlarının ciddi sıkıntılar doğabileceğini ifade ediyor. Gerçekten de yakın geçmişte M.I.T. tarafından yapılan bir araştırmada Microsoft ve IBM tarafından geliştirilen yüz tanıma teknolojilerinin özellikle beyaz erkekleri siyahi kadınlara göre daha başarılı ayırt ettiği ortaya çıkmıştı. Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi, 2015 yılında Google geliştirmiş olduğu görselleri sınıflandırma sisteminin zenci bir çifti ‘goril’ler olarak etiketlemesi üzerine özür dilemek zorunda kalmıştı.

Bu konuda son örnek ise Amazon tarafından geliştirilen yüz tanıma teknolojisi ile ilgili. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), yaptıkları güncel bir araştırmada Amazon tarafından geliştirilen yüz tanıma teknolojisinin 28 siyahi Kongre üyesine ait fotoğrafları ülke çapında aranan suçlular olarak algıladığını duyurdu!

Eleştirileri kabul etmeyen Amazon yetkilileri, ACLU tarafından yapılan araştırmada sistemin %80 doğruluk düzeyinde çalıştırıldığı için bu sonuçları verdiği, başarılı sonuç almak için %95 doğruluk oranının tercih edilmesi gerektiği ifade etse de, bulgular bu teknolojilerin istenildiğinde kötü amaçlarla da kullanılabileceğine güzel bir örnek teşkil etmesi açısından önem arz ediyor.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA