Bayram mesajı!

Ortaokula gittiğim yıllarda yaz tatillerini ailemden 900 km uzakta, Antalya’da dedemlerin yanında geçirirdim. Siyah beyaz televizyonlarda sadece tek bir kanalın olduğu, İnternet ve cep telefonunun hayalini bile kuramadığımız yıllar…

Bir gün babamdan gelen mektubu açtığımda içinden gıcır gıcır bir para çıkmıştı. Mektupta, o para ile jeton alıp ailemi arayabilmem için neler yapmam gerektiğini adım adım anlatıyordu rahmetli babam.

“Ahizeyi kaldırdıktan sonra çevir sesini duyunca ilk jetonu atıp…”

Aradan yıllar geçti… İzmir’de üniversite eğitimime başladığımda halen ailemle görüşebilmenin tek yolu sokaklarda bazen uzun süre sıra beklemek zorunda kaldığımız telefon kabinleriydi. Ortaokul yıllarına göre tek fark ise artık jetonlu kabinlerin yanı sıra daha pratik olan kartlı telefonların da kullanıma başlamış olmasıydı!

İzmir gibi bir büyük şehirde bile ev telefonlarına sahip olmak halen zor ve maliyetliydi. Arkadaşlarım “En az iki yıl sıra gelmez, boşuna müracaat etme!” demelerine rağmen şansımı denemek için bir umut öğrenci evime telefon bağlatmak üzere başvuruda bulunmuştum. Bir yıl beklemem rağmen gerçekten de hiçbir gelişme yaşanmadı. Yetkililerin tüm portların dolu olduğunu ve yakın zamanda ciddi bir değişiklik beklemediklerini söylemesine rağmen ikinci yıl içinde şans yüzüme gülmüş ve evine telefon bağlanan şanslı insanlar kulübüne dahil olmayı başarmıştım!

Sonraki süreç malum… Analog hatlardan dijitale geçiş, İnternet, mobil cihazlar, görüntülü iletişim vs. derken artık ilkokula giden çocukların bile cep telefonları var, iletişim maliyetleri ucuzladı, 7/24 iletişim imkânına sahibiz, uzaklar gerçekten yakın oldu.

Sonrası ise pek de iç açıcı değil! Telefon görüşmelerinin yerini kaynağı belirsiz toplu SMS mesajları aldı. Bayramlar ve kandil gecelerinde telefon rehberindeki tüm isimlere topluca gönderilen, gönderenlerin bile tamamını okumadığı samimiyet yoksunu kutlama mesajları…

Bu mesajların yerini de çok kısa bir süre içinde Facebook ve WhatsApp gibi sosyal ağlardan gönderilen mesajlar almaya başladı. Muhatabı belli olmayan, çoğunlukla İnternet’ten indirilmiş, cami ya da dua figürleriyle süslü gayri samimi tebrik mesajları…

Teknoloji hayatımızı kolaylaştırma bakımından bize oldukça bonkör davranırken, bizden pek çok şeyi de alıp götürüyor. O pek çok şeyin arasında duygu ve düşünceler var, gelenek ve görenekler var, bilgi ve beceriler var, samimiyet var…

Bu bayram da geçmiş bayramlarda olduğu gibi bayramlaşmayı yüz yüze ya da telefonla yapmayı tercih ediyorum. İsme özel gelmeyen hiçbir mesaja da dönmüyorum! Karşınızdaki insana özel, içten ve samimi bir mesaj atabilecek kadar zamanınız yoksa, bence hiç yorulmayın… En azından yapay zekâ ile aranızdaki farkı korumuş olursunuz!

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA