Ekonomide Hal ve Gidişat

Türkiye seçim sath-ı mailine girdikçe, 24 Haziran öncesi göstergeler, önem kazanmaya devam ediyor. Önce IMF’nin “iyisiniz” “iyi gidiyorsunuz” derken tatlı tatlı uyarmaları; arkasından kredi derecelendirme kuruluşlarının not kırması biraz sert oldu. Aslında not  olarak “yatırım yapılabilir” ülke pozisyonunun altındaydık. Bu durumda iken bir altta bir üstte çok da önemli değil. Üstüne enflasyon verileri geldi. Hala çift haneli verileri konuşuyoruz. Beklentiler enflasyonun tek haneli rakamlara inmesi yönünde  ancak o da çift hanede çakıldı kaldı.  Bu arada Merkez Bankası da  ilk olarak 2018 için enflasyon oranını 0,5 puan yukarı doğru revize (8,4) etti.  Ardından faizleri beklentinin üzerinde 75 baz puan arttırdı. Beklentilerin üstünde bir rakam bu. Haliyle döviz bir anda %2-3 arasında hareketleniverdi. Durum böyle. Şimdi büyük resimden gidelim.

Bir seçim sürecindeyiz ancak ekonomi yönetimi de bir şeylere müdahale etmek adına, çeşitli alanları değerlendirmeye çalışıyor. İmar barışı ve emekliye ödenecek ikramiyenin biri gelir biri de gider cephesi olarak birbirini dengeleyeceği bir gerçek. Yeter ki “imar barışı” ile gelecek olan gelsin.

Bu arada ülke dinamizmini göstermesi açısından dış ticaret verileri önemli. Asya civarında Türk mallarına ve Türkiye’ye olan ciddi teveccüh ortada. Bu bölgenin ticaret potansiyeli yüksek. Fırsatları görmezden gelmemek gerek. Sayın cumhurbaşkanının  tam da bu seçim arefesinde Asya ziyareti aslında konunun ipuçlarını vermektedir.  Özbekistan ve Güney Kore hattı Türkiye için önemlidir. Ayrıca ortada Kanal Istanbul gibi bir dev proje varken gündemin buna odaklanması kaçınılmazdı, öyle de olmuştur.

Türkiye bir yandan Avrupa ile ticaretini geliştirirken bir yandan yeni pazarlara girme eğilimindedir. Asya ve Afrika bunun en önemli örneklerini taşımaktadır. Özellikle Nisan ayı ihracatında Avrupa ve Afrika ile olan ihracatın %25 artması, ihracat açısından yıl sonu rakamlarında, beklenenin üstüne çıkma sevincini, erkenden yaşatmaktadır. İlk defa aylık 15 milyar dolar ihracat rekoru ile ümitlenen TİM yetkilileri de bunu belirtmektedir. Herşeye rağmen, Avrupa’ya ihracat yeniden %52 olmuştur. Turizm, ümit vaad etmektedir. Asya grubunda da benzer bir hareketlenme ile Türkiye’nin bu sene için hedeflerinin üstüne çıkması işten bile değildir.

Şu bir gerçek, Türkiye’nin temel makro göstergelerinde bir bozulma yoktur. Kamu mali sistemi Avrupa dahil pek çok ülkeye nazaran iyi durumdadır. Bankacılık sistemi risk içermemektedir. Cari açık hala yönetilebilir bir durumdadır. Yüksek teknolojili ürünler ihracatı, geçen yıla göre ikiye katlanmış durumda iken, tarımda ciddi ihracat göstergeleri gelişirken bu ekonomik cenderenin “ekonomi” ile açıklanır yanı yoktur. Ama sonuçları ekonomik olmaktadır. Sorun nerede, onu da bir sonraki yazıya bırakalım.

İbrahim Attila ACAR