Bitcoin’in karanlık yüzü

Dokuz yıl önce hayatımıza giren dijital para birimi Bitcoin hakkında bugüne kadar yazmayı hiç düşünmemiştim. Ancak giderek popüler bir kavram haline gelen Bitcoin ve türevleri ile ilgili artık yazma zamanı geldiğini fark ettim. Baştan belirteyim, uzmanlık alanıma girmediği için ‘Bitcoin’e yatırım yapılmalı mı?’ gibi bir soruyu tartışmak gibi bir niyetim yok. Bu konuda alanının uzmanları zaten yeterince görüş belirtiyor. Bitcoin hakkında yazma sebebimi ilerleyen paragraflarda göreceksiniz.

Yazıya başlamadan önce Google Trends uygulamasında Bitcoin’e olan dünya çapındaki ilginin ne düzeyde olduğuna hızlı bir şekilde göz attım. Sitede sunulan verilere göre Bitcoin’e olan ilgili Kasım ayının ikinci yarısına kadar oldukça yavaş bir şekilde de olsa artış trendi izliyor. 19 Kasım 2017 tarihinden itibaren ise aramalar bir anda tavan yapıyor. İlginç bir şekilde, Türkiye’nin 40. sırada bulunduğu listede Güney Afrika, Slovenya, Nijerya, Avustralya ve Singapur ilk sıralarda yer alıyor. Diğer bir ifadeyle, Google’da Bitcoin ile ilgili aramalar en çok bu ülkelerde yapılıyor. Aramalardaki tavan yaptığı dönem ise fiyatların $7500 düzeyinde yaşanan ani düşüşün ardından yaşanan ciddi artış ile bugünkü seviyelere çıkmadan önce yaşadığı yükseliş trendinin yaşandığı süreci işaret ediyor.

Giderek artan ilgi sonucu Aralık ayı içerisinde $20 bin sınırına demir atan Bitcoin ile ilgili haberler de artık magazinsel boyut kazanırken, uzmanlar fiziksel varlığı olmayan bir para birimine olan bu ilginin manyaklık (mania) boyutuna ulaştığını söylüyorlar. Bitcoin almak için kredi çekenler, evini Bitcoin karşılığında satanlar, evini ipotek ettirerek Bitcoin’e yatıranlar, maaşları Bitcoin olarak ödeyeceğini açıklayanlar… Her geçen gün farklı haberler ile karşılaşıyoruz. Yakın zamanda düğünlerde Bitcoin takanları da görürsek şaşırmayalım!

Kehanet olarak düşünebilirsiniz ancak gerçek yatırımcıların kâr realizasyonları arttıkça ani yaşanabilecek ani düşüşlerin sonucunda özellikle borçlanarak Bitcoin’e yatırdığı paraları kaybedenler arasında intihara meyledenler bile görülebilecektir diye düşünüyorum. Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var; Bitcoin daha önce iki kez 2013’te, bir kez de 2015’te olmak üzere %80 oranında ani düşüş yaşamıştı.

Başlangıçta bağımsız bir dijital ödeme aracı olarak ortaya çıkan Bitcoin’in daha çok bahis siteleri ile yeraltı ekonomisinde illegal uyuşturucu vb. ürünlerin kayıtdışı satışında tercih edilmesi endişe verici bir durum olarak yıllardır ifade ediliyor. Günümüzde ise bir yatırım aracına dönen ve geçtiğimiz günlerde Şikago’da işlem görmeye başlayan Bitcoin’in bir para birimi olarak kullanımının önündeki en önemli engellerden birisi ise %15’i bulan işlem ücretlerinin diğer ödeme araçlarına göre yüksek oluşu.

Bitcoin ile ilgili bir yazı yazmak istememin ana sebebi ise fiziksel bir varlığa sahip olmadığı halde çevreye en çok zarar veren yatırım aracı olduğuna dair yayınlanan güncel raporlarda yer alan oldukça ciddi bulgulara değinmek. Öncelikle şunu hatırlatayım; gazetelerde, İnternet’te ya da farklı mecralarda görmüş olabileceğiniz ve altın renginden üzerinde B harfi bulunan madeni para figürleri sizi aldatmasın. Bitcoin’in fiziksel bir varlığı ya da Bitcoin karşılığında basılmış fiziksel banknot ya da madeni paralar bulunmuyor.

Bitcoin dediğimiz para birimi şifrelenmiş dijital bir varlığa sahip olduğu için tüm işlemler Blockchain adı verilen bağımsız bilgisayar ağları arasında gerçekleşiyor. Bu işlemler sırasında tüketilen enerji ise oldukça yüksek, çünkü taraflar arasında kriptolu bilgilerin dönüşümü özel bir çaba gerektiren bir süreçten oluşuyor. Daha yalın bir şekilde özetlemek gerekirse, kredi kartı ile bir markette alışveriş esnasında ödeme yapmak amacıyla kredi kartınızı POS cihazına takıp onay alma sürecinde ortaya çıkan işlem maliyeti ile karşılaştırdığınızda Bitcoin transferi için gerçekleştirilen benzer bir işlemin maliyeti oldukça yüksek.

Daha da kötü olan şey ise Bitcoin fiyatlarındaki ciddi artış sonrası iştahı kabaran girişimcilerin kolay yoldan para kazanabilmek için Bitcoin madenciliğine girişmesi sonucu elektrik tüketiminin ciddi bir artış göstermiş olması. Bilmeyenler için belirtelim, uygun donanımla Bitcoin üretmek zor ancak mümkün. Her geçen gün daha da zorlaşan bu süreçte an itibariyle Bitcoin madenciliği sonucu elde edilecek kazanç 12.5 Bitcoin düzeyinde. Bu rakam geçmişte 50 Bitcoin idi ve giderek azalış gösterecek şekilde planlanmış durumda. Madencilik sonrası kazançlar 2020 yılında 6.25 Bitcoin’e, 2024’te ise 3.125 Bitcoin’e kadar inecek.

Süreç zaman içerisinde Bitcoin madenciliğine olan ilgiyi azaltıp üretimi durdurma üzerine ayarlanmış durumda. Ancak, bu süre zarfında tüketilen elektrik rakamları oldukça ürkütücü.  Yapılan araştırma sonuçlarına baktığımızda şu anda yıllık 32 terawatt civarında olduğu anlaşılıyor. Bu rakam dünyanın elektrik ihtiyacının %0.13’ünü ifade ediyor ve ABD’de 3 milyon hanenin elektrik harcamalarına eşdeğer. Hatta, 20 ABD ülkesinden daha fazla enerji tüketimine sebep olduğunu da ekleyelim.

Trend devam ederse 2019’un ilk yarısında tüketim miktarı tüm ABD’nin elektrik tüketimine, ikinci yarısından itibaren ise tüm dünyanın elektrik tüketimine eşdeğer olacağı ifade ediliyor. En ciddi sıkıntı ise en çok Bitcoin madenciliği faaliyetinin gerçekleştiği ülkelerden birisinin Çin olmasından kaynaklanıyor. Çin’de halen elektrik üretiminde fosil yakıtlardan yararlanılması çevrecileri ciddi anlamda üzüyor. Bu anlamda örnek olarak ise Viyana’da hidrominer adı verilen ve daha çevreci bir şekilde hidroelektrik santrallerinden yararlanarak Bitcoin madenciliği faaliyeti gösteren araştırmacıların örnek alınması öneriliyor.

Bitcoin ile ilgili ciddi gelişmeler yaşanmadığı müddetçe bu konuda yeni bir yazı daha yazmayı düşünmediğimi belirtmek istiyorum…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA