Cumhuriyetle Büyümek

Türkiye büyümede, 2010-2017 aralığında %6 rakamlarını yakalamıştır. Bölgesel istikrarsızlıklar, yurt içi çalkantılar, güvenlik sorunları Türkiye ile beraber büyüyüp serpilen risklerdir. Bütün bunlara rağmen bazı tablolar var ki milletlerin hayatında unutulmazlar arasına katılır: “CÜMHURİYETİ BİZ BÖYLE KAZANDIK” tablosu da bu fotoğraflardan birisidir. Ülkenin hangi badirelerden geçtiği, nelerle mücadele ettiği, çekilenler ve ardından felaha erme dönemleri de aslında bu fotoğrafın renklerine ve kişilerine, hatta mekanlarına bile sinmiştir; Ama gözlerdeki umut hiç gitmemiştir.

Hakikaten bu tablo, onca yaşanan olumsuzluklara inat, “varız” diyebilmektedir. Şu bir gerçek ki savaşla ele geçirilemeyen ülkeler için, ekonomik savaşlar devam etmektedir. Hele ki hafızasında imparatorluklar kurmuş olan Türkiye gibi bir ülkeyi dize getirmek… ya da hep bağımlı kılmak çok önemlidir.  Umutsuzluk pompalamak, küskünler, mağluplar, eziklerden müteşekkil bir topluluk haline getirmek çok önemlidir.  “Çalış çalış birşey olmuyor” düşüncesi, yolsuzluk algısının tavan yapması gayrete de dokunacaktır. Bu yüzden ekonomik göstergelerine müdahaleler dahi yapılabilmektedir. Ancak ekonomik anlamda yıkılmak ve ele geçirilmek istenen ülkeler için de bazı veriler farklılık gösterilebilir. Bunda son örnek, Türkiye’nin büyüme rakamları ile ilgili olanlarda görüldü. Ekim 2016’da, Türkiye’nin 2017 büyümesini %3 olarak belirleyen IMF, Nisan 2017’de bu rakamı 2,5’e indirmişti. Ekim 2017 raporunda ise, “Yükselen ve Gelişen Avrupa” başlığı altında, söz konusu ülke grubundaki büyümenin, Türkiye’ye ilişkin pozitif beklentilere paralel olarak hızlanacağını belirtti. “Türkiye’nin ihracatı 2016’nın son ve 2017’nin ilk çeyreğinde güçlü toparlandı” ifadesine yer verdi.

Raporda ayrıca Türk mallarına yönelik talebin, Avro Bölgesindeki olumlu beklentilerle artabileceğine dikkat çekildi. Bu yüzden IMF ve Dünya Bankası’nın peşpeşe Türkiye’nin 2017 ve 2018 büyüme rakamlarını revize ederek yükseltmiş oldu. büyüme göstergelerini İlk olarak IMF düzeltme gereği duymuştur. Türkiye’nin 2017 büyüme rakamlarını Nisan ayında %3’ten % 2,5’e düşüren IMF, son dönemde %5,1 olarak yeniden düzeltme ihtiyacı hissetti.

Buna paralel ekonomideki öngörülebilirlik olumlu yöne dönmüştür. İç talep, kredi genişlemesi ve vergi indirimlerinin yanı sıra ekonomide beklentilerin iyileşmesi de ekonomik büyümenin sürükleyicisi olmuştur. Ekonomi zaman zaman kamunun tetikleyici etkisine muhtaç kalabilir. Ancak bunun olumlu sonuçlarını görmek daha da fazla etki oluşturacaktır.

Yatırımlar konusu da özellikle referandum sonrası pekişen siyasi ve ekonomik istikrara ek olarak iyileşme gösterecektir. Yurt içi yatırımlar yaklaşık %10 artmıştır.  Burada sadece yabancı doğrudan yatırımlar için OHAL uygulamalarının olumsuz etkisinin olacağı söylenebilir. OHAL süreci de Türkiye’de “OHAL gibi” uygulanmadığı ve sadece tehdide odaklandığı için halk bunu çok rahatsız edici bulmamaktadır. Ancak bu durumun yabancı yatırımcıya anlatılabilmesi önemli olacaktır.

Prof. Dr. İbrahim Attila ACAR