NOBEL EKONOMİ ÖDÜLÜ: İnsanın yeniden keşfi

2017 Nobel Ekonomi Ödülü’nü Richard H. Thaler aldı. Böylece 2000’den beri Nobel ödülü kazanan ekonomistlerin ABD kökenli olması devam etmektedir. Hindistan’da bir dönem Merkez Bankası başkanlığı da yapan Thaler’in çalışması ise tamamen insan davranışlarının piyasa üzerine etkilerini incelemek üzerine hazırlanmıştır. Sebepler-sonuçlar diyebileceğimiz, bireysel tercihler ve irade eksikliği, hatta kendini kontrol etmenin ya da edememenin kararlar üzerine etkisini araştıran Thaler, bu kararlarınpsikolojiden ekonomiye” giden çizgisini anlatmaktadır.

Nobel ödülünü kazandıktan sonra yaptığı açıklamada, asıl karar biriminin “insan” olduğunu, insanı tanımadan yapılan çalışmalar ve oluşturulan sistemlerin başarı şansının düşük olduğunu belirtmiştir. İnsanın özünde “bencil” ve kendi menfaatine odaklandığını ve kendi lehine olan kararlar alma eğiliminde olduğunu ifade ederken; aynı zamanda başka yönleriyle de “insan evladı” olarak vurgulamıştır. Pek çok çalışmaya temel teşkil eden bu “rasyonel bencil” önermesinin sistemleri açıklama ve ekonomik olayları algılamada yetersiz olduğuna vurgu yapan Thaler, insanı bir bütün olarak, iyi-kötü yanlarıyla algılamadan teorilerin başarı şansı yok demektedir.

72 yaşındaki Profesör Thaler, 1995’ten bu yana University of Chicago’s Booth School of Business’ta öğretim üyesi olarak çalışmakta, aynı zamanda AND Ulusal Ekonomi Bürosu’nun (NABE) Davranışsal Ekonomi Projesi’ni Robert Shiller ile birlikte yönetmektedir. Burada Karar Araştırmaları Merkezi  (Center for Decision Research) direktörlüğünü de yürütmektedir.

Chicago Üniversitesi’nde Profesör olarak görev yapan Thaler, BREXIT için de seçkinler ve ana akım medyanın dayatmasının aksine seçmenlerin, ekonomik olarak mantıksız bir yol seçmelerinin sebebini davranışsal olarak “istemiyoruz” demeleri olarak açıklamıştı.

Thaler’in aynı isimle Türkçe’ye çevrilen teorisi, “Nudge” teorisi, Dürtme adıyla yayınlanmıştır. Esas olarak “küçük teşvikler insanları belirli kararlar almaya itebilir.” demektedir. Çalışmalar, seçmenleri etkilemek ve toplulukları şekillendirmenin yollarını arayan politikacılara, bütçe açıklarının harcamaları kısıtladığı ve sınırladığı bir dönemde ilham verdiğini, 2008 mali krizinin aşılmasında etkisini irdelemektedir. Eski ABD Başkanı Obama ve eski İngiltere Başbakanı Cameron da davranışsal ekonomi  üzerine çalışma ve araştırma yapmak için, hükümetlerin, tasarruf ve ekonomiyi yönlendirmek adına, nasıl kullanılabileceğini incelemek üzere ekipler oluşturduğu unutulmamalıdır.

Son söz yine Thale’den: “Hâlâ İnsan davranışlarını içeren pek çok politikayı bulmak için, uzun bir yolumuz var.”

Prof. Dr. İbrahim Attila ACAR