Kahraman Facebook’un Asılsız Haberlerle Savaşı

Geçtiğimiz Cuma günü ulusal gazetelerin üçüncü sayfalarında tam sayfa büyüklüğünde bir reklam yer aldı. Reklamın başlığında “Asılsız haberleri tespit etmeye yönelik ipuçları” ifadesi yer alıyordu. On maddeden oluşan bilgilendirme mesajını kapsayan bu reklamın sol üst köşesinde Facebook’un sembolü olan ve beyaz kare içerisinde yer alan mavif” harfi, sağ üst köşede ise “Bu bir ilandır” ibaresi yer alıyordu.

İlanın altında “Birlikte çalışarak, asılsız haberlerin yayılmasının önüne geçebiliriz.” mesajı yer alsa da böylesine büyük bütçeli bir ilanın kim tarafından verildiği ve kimle/nasıl ‘birlikte çalışacağımız’ hususunda açık bir bilgi verilmemesi dikkat çekiciydi.

Facebook hesabım olmadığı için kontrol etme imkânım olmadı ancak öğrendiğim kadarıyla bugünlerde Facebook hesabına giren kullanıcılara ‘Asılsız Haberleri Tespit Etme Kılavuzu’ adı altında bu reklamda yer alan ipuçları sunulmaya başlanmış.

Peki, kullanıcıların asılsız haberleri tespit etme ya da yayılmasını önleme gibi bir kaygısı bulunuyor mu? Hepsinden de önemlisi; kullanıcılar bunları neden yapması gerektiğini biliyor mu? Bugüne kadar kullanıcıların asılsız paylaşımlar yapmasına göz yuman Facebook, reklamların kaynağı ve doğruluğu konusunda duyarsız davranmıyor muydu? Daha önce defalarda uyardığım reklamlar ile ulusal markaların isimlerini kullanarak binlerce liralık telefonları oldukça komik fiyatlara sattığını iddia eden reklam verenlere karşı duyarsız kalan yine aynı Facebook değil miydi? Tüketicilere telefon kutusu içinde hıyar gönderen bu dolandırıcılara üç kuruşluk reklam geliri için ortam sağlayan Facebook nasıl oldu da kullanıcıları asılsız haberlere karşı bilgilendirme ihtiyacı hissetti, merak ediyor musunuz?

Her şey, geçtiğimiz yıl Kasım ayında ABD’de yapılan başkalık seçimlerini sahte haberlere ev sahipliği yaparak etkilediği iddia edilen Facebook’a yönelik suçlamalarla başladı. Sponsorlu haber adı altında ulusal basın organlarının isimlerini taklit ederek yayın yapan sahte haber sitelerinin seçmeni manipüle etmeye yönelik yanıltıcı içerikli asılsız haberlerini yayınlayan Facebook, seçimlerden sonra ciddi bir şekilde hedef gösterilmeye başlayınca artık etik olmayan reklamlardan gelen tatlı paralara elveda zamanı geldiğini hissetmeye başlamıştı. İlk günler olayın ciddiyetinin umursamazdan gelen Zuckerberg iddiaları reddetse de, zamanla farkında olmadan seçim sonuçlarını etkilemeye çalışan Rusların kurbanı olduklarını dile getirmeye çalıştı. Takip eden süreçte asılsız haberleri engellemeye yönelik çalışmalar başlatan Facebook, halen Amerikan Senatosu tarafından incelenmekte olan seçime hile karıştırılmasına yönelik iddialar kapsamında ciddi bir şekilde iş birliği yapma mecburiyetine girince geçtiğimiz günlerde seçim dönemde reklam veren Rusların listesini bile teslim etmişti!

İşte bu bağlamda bir sonraki adımı atıp kullanıcılarını asılsız haberlere karşı uyarma sorumluluğunu üstlenmeye karar veren Facebook’un bu çabalarının başarılı olabilmesi pek çok değişkene bağlı. Bu değişkenlerin başında ise Facebook’un tüketicileri bilinçlendirerek dezenformasyonun yayılmasını önleme konusunda ne kadar ciddi olduğu sorusuna vereceği cevap yer alıyor. Çünkü, kullanıcılar çoğu zaman sosyal ağlarda gördükleri haber ve bilgilendirici paylaşımların doğruluğunu sorgulama gibi bir ihtiyaç hissetmeden birbirleri ile paylaşma yoluna gidiyorlar. Daha da önemlisi, kullanıcıların bu durumun doğurduğu vahim sonuçlar konusunda hiçbir fikir sahibi olmadığını daha önce yazılarımda defalarca ifade etmiştim. Tüm bunları açıkça bilen Facebook’un şu günlerde tribünlere oynayarak kullanıcıları bilinçlendirme çabalarını hiçbir şekilde samimi bulmasam da ilerleyen günlerde bu konuda ne tarz ciddi önlemler alacağını merak ediyorum.

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA