Sevgiyle Gönderilen Para

Göç zordur.

İster savaş gibi zorunlu nedenlerle olsun, ister eğitim, iş, evlilik vb. isteğe bağlı nedenlerle. Her halükarda göç, zor bir süreçtir. Aileden, akrabalardan, arkadaşlardan, yaşamaya alışılan çevreden kopmak, acı vericidir.

Her yıl, dünya üzerinde, az gelişmiş ülkelerden milyonlarca insan, mecburen veya rüyalarını gerçek kılmak maksadıyla başka ülkelere göç etmektedir. Ceplerinde sadece 50 dolarla gelişmiş ülkelere doğru yol almış insanların hikâyelerine sıkça rastlamışsınızdır. Gerçek kılınmak istenen bu rüyalar, illa büyük başarılarla, şöhretle veya zenginlik ile süslü olmak zorunda da değildir.

Çoğu zaman göç edenin motivasyonu, geride bıraktığı, zorluk içerisindeki aile veya akrabalara maddi destek sağlamak gibi mütevazı bir amaçtan ibaret olabiliyor.

Tevazu dolu bu amaç, dünya ekonomisini döndüren, perde gerisindeki önemli bir dinamiğin de kaynağını oluşturuyor. İngilizcesi “remittance” olan kavram, yurtdışından memlekete yapılan para havalelerini yani işçi dövizlerini ifade etmekte olup, dünya para trafiği içerisinde azımsanmayacak bir yere sahiptir.

Dünya nüfusunun 3.4’ü, yani 247 milyondan fazla sayıda insan, kendi ülkelerinin dışında bir ülkede yaşamaktadır. Dünya Bankası’nın verilerine göre en çok göç alan ilk beş ülke, sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan, Almanya, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Elbette veriler, göç alan ülkelerin OECD ülkesi olup olmaması, nüfusun yoğunluğu gibi ölçütlere göre kendi içlerinde sınıflandırılmaktadır. Yine aynı kaynağa göre, Meksika- Birleşik Devletler koridoru, 13 milyon kişi ile dünyanın en geniş göçmen akımına ev sahipliği yapmaktadır. Onu, Rusya-Ukrayna koridoru izlemektedir. Her zamanki gibi yazıyı çok fazla teknik bilgilerle doldurmayacağım fakat tam olarak neden bahsettiğimizi temellendirebilmek için verilerle tartışmaya ihtiyacımız var.

Ana konumuz olan işçi dövizlerine dönersek, 2015 yılında, söz konusu para havalelerinin dünya para akışı içerisindeki yeri 601 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Tabii ki bu sayı, kayıtlı verilere göre elde edilen sonuçtur. Kayıtlı olmayan verilerin de dâhil olduğu gerçek nakit hacmi, elde edilen bu sonuçtan çok daha büyüktür.

İşçi dövizleri, sevgiyle biriktirilmiş, sarılmış ve gönderilmiş paralardır. Bu paralar, geride kalan ailelerin hayat akışlarını finanse etmek için kullanılmaktadır. Maddi zorluk içerisindeki aileler, mutfak giderleri, eğitim, sağlık masrafları veya yaşlıların bakımı gibi harcamalarını bu paralar yardımı ile karşılamaktadır. Yapılan araştırmalara göre, örneğin El Salvador’da, işçi dövizi gelen ailelerin çocuklarının okulu yarım bırakma oranı diğerlerine göre daha düşüktür. Meksika ve Sri Lanka’da işçi dövizi elde eden ailelerde yeni doğan bebek sayısı, yine diğer ailelere göre daha yüksektir. İşçi dövizi gelen ailelerin yaşam kalitelerindeki iyileşme, dikkat çekicidir.

Ne kadar ulvi bir amaca hizmet ederse etsin, özellikle gelişmekte olan ülkeler, söz konusu para trafiğinin akışını yavaşlatmak yani paranın yurtiçinde kalmasını sağlamak için havale ücretlerini yüksek tutmaktadırlar. Sırf havale ücretlerinden elde edilen miktar, göç alan ülke açısından apayrı bir gelir kalemi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Pek çoğumuz ekonomik çarkları döndürenin döviz kuru, faiz oranları veya ithalat- ihracat faaliyetleri olduğunu düşünürüz. Haberlerde borsanın iniş çıkışlarını takip eder, ekonomi denen kavramın, göz önündeki tüm bu dinamiklerden ibaret olduğunu zannederiz. Oysa dünyayı döndüren, tüm bu çarkları çeviren, göz ardı ettiğimiz, insan emeğidir. Dünyanın neresinde olursa olsun, ekonomik yapıyı güçlü kılan, geride kalan ailelerin yoksulluk zincirini kıran ise, işte bu emektir. Arka plandaki bu değerli gücü dikkate almadan ekonomiyi anlamak, olanaksızdır.

Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle..

Sevgiler.

Müge Burcu Özdemir

15 Eylül 2017

İzmir