Bu gittiğimiz yol yol değil!

Sokakta yürürken karşınızdan akın akın gelen insanlara hiç alıcı gözüyle baktınız mı? Bakmadıysanız, en azından bir defa da olsa kulaklığınızı takın ve ağır ağır yürümeye başlayın. Kulaklıktan gelen melodinin ne olduğu çok da önemli değil ama tercihen klasik müzik ya da arabeskin izleyeceğiniz görüntülerle iyi gideceğini garanti edebilirim! Sokağa çıktığınız zaman da önemli, mümkünse genç aşıkların ya da ailelerin hafta sonu volta attığı gün ve saatlerde yapmayın bu gözlemi.

Ne göreceğinizi özetlememi ister misiniz? Çok sayıda  bitkin, yorgun, sinirli, üzgün ve gergin insan… Kimisi telefonda birileriyle tartışıyor, kimisi gözleri telefonda bir şeylerle meşgul, kimisi robot gibi donuk bakışlarla hedefine doğru ilerliyor, kimisi ise yanındakine bir şeyler anlatmaya çalışırken yanındaki umursamaz bir şekilde kafasını sallayarak yürümeye devam ediyor…

Teknoloji yalnızlaştırdı bizi. Sanal olarak yakınlaşıyoruz derken, fiziksel ve duygusal olarak uzaklaşmaya başladık birbirimizden. Ekonomik zorluklar ise daha da içinden çıkılmaz bir hale soktu sosyal izolasyonumuzu. Bir aradayız ama çok uzaktayız birbirimizden. Gençlerin durumu ise çok daha vahim. Sokakta yürürlerken telefon ekranı karşısındaki yüz ifadeleri izleyin, ne söylemek istediğimi anlayacaksınız!

İlk kez kim kullandı bilmiyorum ama çok hoşuma gidiyor “Bu gittiğin yol yol değil…” ifadesi. Bu gittiğimiz yol hakikaten yol değil. Son zamanlarda uzmanlar yapay zeka dünyanın sonunu getirecek diyorlar. Bence yapay zeka değil ama yapay hayatlar getirebilir dünyanın sonunu. Çünkü, çok az ipek böceği kendi ördüğü kozadan bir kelebek olarak çıkabilecek şansa sahiptir!

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA