Hayatın Anlamı

Tam 17 yıl geçmiş üzerinden. Küçük bir bilgisayar programı hazırlamıştım. Adını da İngilizce “Hayatın Anlamı” ifadesinin baş harflerinden oluşan “MOL” koymuştum bu programın. Program çok basitti aslında, ortada küçük bir tıklama düğmesi bulunuyordu ve düğmenin üzerindeki ise “Hayatın anlamını merak ediyorsan buraya tıkla.” yazıyordu. Tüm arkadaş ve akrabalarıma göndermiştim bu programı. Programın özelliği çok basitti. Fare düğmenin üzerine yaklaştığında tıklama düğmesi ters yönde hareket ederek kaçıyor, kullanıcının tıklamasına izin vermiyordu.

Tamamen eğience amaçlı hazırladığım bu programı kimileri oldukça ciddiye almış ve ısrarla tıklamak için neler yapmış neler! Kimisi bilglsayar ayarlarından fare hızını yavaşlatmış, kimisi sinirlenip fareyi kırmış… Oysa orada eğlenceli bir şekilde hayatın anlamını da özetlemeye çalışıyordum ben.
Ben hayatı bir bilgisayar oyununa benzetiyorum. Oyunun kahramanı olarak size bazı görevler verilmiştir, ya da kendiniz bazı görevler edinmiş olarak o görevleri tamamlamaya çalışırsınız. Burada önemli olan bu hedeflere ulaşabilmek için harcadığınız çabalar ve bu süreçten tatmin olma becerinizdir.
Tıpkı kafese kapatılmış bir hamster gibi düşünün kendinizi. 510.065.284 km²’lik bir kafestesiniz ve kafesin içinde gezmenizi sağlayan tüneller ile sürekli olduğu yerde dönen küçük bir tekerlek… Bazen bu tünellerde koşar durursunuz, bazen ise küçük tekerleğin içine girer döner de dönersiniz. Kafesin dışına çıkma şansınız yoktur hiçbir zaman. Tek şartı vardır çıkışın o da oyunu terk etmek. Bazen hedeflerinize ulaşamadığınız için kendiniz tercih edersiniz diskalifiye olmayı, bazen ise süreniz dolmuştur ve sistem otomatik olarak diskalifiye eder sizi bu oyundan hiç beklemediğiniz bir anda…
Hedefleri vardır insanların ve de hayalleri. Onları kovalar durur insanoğlu ömrü boyunca. Bu hedeflerin farkında olmayan ya da hayallerine erişemeyeceğini anlayan insanlardır diskalifiye olmak isteyenler. Diğerleri ise ulaştığı her hedeften mutluluk duyar ve hemen bir sonraki seviyesine geçer bu oyunun.
Hatırlayın: çocukken hep büyümek isteriz. Ah bir ilkokul bitse, ah bir liseye başlasam, ah bir üniveriteyi kazansam,ah bir mezun olsam, ah bir iş bulsam diye hep bir sonraki aşamaya geçme hayallerimiz vardır. Bu hayallerdir bizi ayakta tutan. Hayaller bitmez hiçbir zaman. İş sahibi olan bir kişi hep daha iyi bir kariyere sahip olmak ister, evlenmek çocuk sahibi olmak ister. Çocuklarının bir an önce konuşmasını, yürümesini, okula gitmesini, torunlarını sevmeyi ister. Bir an önce emekli olmak ister…
Zaman ise su gibi akarak bu amaçların bir kısmını gerçekleştirmemize izin verir. Budur hayatın anlamı, hep bir şeyleri kovalayıp zamanın ne kadar hızlı geçtiğini ve bu oyunu eninde sonunda terk edeceğimizi düşünmeden sürekli arzulamamız… Yanılıyor muyum yoksa?