Sosyal medya etkisi

Alanya’da 14 yaşındaki kas hastası bir lise öğrencisi birinci kattaki sınıfına her gün merdivenlere sürünerek çıkıp inmek zorunda kalıyordu. Annesi haklı olarak oğlunun sınıfının giriş katına alınması için talepte bulundu ancak bir türlü sonuç alamadı. Öğrencinin durumu sosyal ağlarda duyulduktan kısa bir süre sonra ortaya çıkan tepkiler sayesinde okul yönetimi çocuğun sınıfını giriş katına taşıdı…

Fakülte toplantısında karşı cinsteki bölüm başkanına küfür eden bir dekana ait gizli görüntüler sosyal ağlarda hızla yayıldıktan kısa bir süre sonra dekan istifasını verdi…

Bir başka üniversitede 8 ay kadar önce yaşanan bir taciz skandalı öğrenci tarafından sosyal ağlarda paylaşıldıktan kısa bir süre sonra YÖK’te disiplin süreci hızlandırılarak ilgili akademisyenin görevine son verildi…

Babasının kendisine işkence yaptığı iddiasıyla karakola başvuran kızın tüm suçlamalarına rağmen serbest bırakılan baba olay sosyal medyada duyulup tepkiler meydana gelmeye başlayınca apar topar göz altına alınıyor…

Henüz 5 yaşında olan Ürdünlü bir çocuğa komşusu tarafından tokat atılıp olay sosyal medyada duyulunca tokat atan adamın kasten yaralama suçu ile önce ev hapsine ardından da ceza evine gönderilmesine karar veriliyor…

İstanbul’da silahlı trafik magandaları içinde hamile bir kadın olan aracı tekmeleyerek olay yerinden uzaklaşıyor. Olay sosyal medyada gündeme oturunca saldırganlar tutuklanmakla kalmıyor onları karakolun kapısında samimi bir şekilde karşılayan polis memuru da açığa alınıyor…

Yukarıda saydığım güncel örneklere bakınca insanın aklına ister istemez “bürokratik mekanizmaların hızı ve işleyişi artık olayların sosyal medyada gördüğü tepkinin büyüklüğüne bağlı olarak mı değişiyor?” sorusu geliyor.

Bu duruma aslında pek çok kurumumuzdaki hantal işleyişin hızlanması açısından sosyal medyanın ne kadar güçlü bir katalizör görevi gördüğünün bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak maalesef her zaman mağdurlar yukarıdaki örneklerdeki kadar sosyal medyanın ilgisini çekebilecek imkâna sahip olamayabiliyor. Bunun en güzel örneklerini daha önceden şikayetçi olduğu halde bir türlü sesini duyuramadığı için şiddete maruz kalan ya da cinayete kurban giden kadınların hikayelerinde görüyoruz. O yüzden de günümüzde sosyal medyanın artık dijital dünyanın dördüncü gücü olarak yerini aldığını söylemek yanlış olmaz…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA