Paylaşmak güzeldir ama…

Sosyal medyayı terk etme kararı aldığım günlerde, sadece Instagram hesabımı kapatmak hususunda tereddütlerim olmuştu. O yüzden de, amatörce çektiğim fotoğrafları paylaştığım Instagram hesabını kapattıktan bir süre sonra geri dönmek isteyebileceğimi düşünerek sosyal ağı terk etmeden önce tüm paylaşımlarımı tek tek sildim…

İlginç bir şekilde Instagram’ı terk ettikten sonra fotoğraf çekmenin artık bana cazip gelmemeye başladığını fark ettim. Bu durum biraz geç de olsa Instagram’ı asıl kullanma sebebimi sorgulamama yardımcı oldu. Bu sorgulama ise bana Instagram’ı kullandığım dönemde fotoğrafları aslında bir hobi olarak değil, sosyal ağlarda beğeni alan paylaşımlarda bulunma arzusu ile çektiğimi fark etmemi sağladı…

Bir önceki yazımda özçekim kazalarından bahsederken, diğer sosyal medya kullanım alışkanlıklarında olduğu gibi özçekim paylaşımlarının da zamanla bağımlılığa dönüşebildiğini ifade etmiştim. Sosyal ağlarda daha fazla beğeni ve yorum alabilme çabası ile paylaşılan özçekimlerin bir süre sonra yerini tehlikeli mekânlarda gerçekleştirilen özçekimlere bırakması da bu bağımlılığın en tehlikeli tezahürleri arasında yer alıyor. Hâl böyle iken, özçekim bağımlılığı dediğimiz davranışsal bozukluğun esasen sosyal medya bağımlılığının ciddi yan etkilerinden birisi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Maalesef, sosyal ağlar bireylerin hayatlarındaki güzellikleri paylaştığı bir ‘iletişim aracı’ olmanın ötesine geçip hayatları yönlendiren bir ‘amaç’ olmaya başladığı andan itibaren tehlike çanları da çalmaya başlıyor.

Daha önce belirttiğimiz üzere, İnternet ve sosyal medya bağımlılığı gibi teknolojik bağımlılıklar davranışsal bozukluk türleri olarak adlandırılıyor. Bağımlılıklardan kurtulmanın temelinde bağımlılık yapan şeyleri tamamen hastanın hayatından çıkarma çabaları yer alırken, teknolojik bağımlılıklardan kurtulmayı güçleştiren en önemli sıkıntı, teknolojiyi hayatımızdan tamamen çıkarmanın imkânsız oluşudur. Cep telefonu ve bilgisayar gibi cihazlar hayatımızın bir parçası olamaya devam ettiği sürece teknolojik bağımlılıklara sebebiyet veren unsurlardan uzak kalabilmek pek de kolay görünmüyor.

Kaldı ki, bireylerin sosyal ağlarda kendi elleriyle ördüğü sahte beğeni dünyasının duvarlarını yine kendi elleriyle yıkması da oldukça zor görünüyor. Çünkü, bir sorunun çözülebilmesi için öncelikle sebeplerinin doğru olarak teşhis edilmesi gerekirken, bireyler çoğu zaman sorunun varlığının farkında bile olamıyorlar!

Bir şeylerin ters gittiğinin farkına varıp sosyal ağların kullanımı hususunda kendilerine sınır koymak isteyen bireyler tarafından zaman zaman uygulanmaya çalışılan ‘teknoloji orucu’ gibi geçici radikal çözümlerin ise çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlandığı biliniyor. Çünkü, bu gibi bağımlılıklarda öncelikle bağımlılığa sebep olan gerekçelerin net olarak tespit edilerek bağımlılığı azaltabilecek benzer nitelikteki alternatiflerin ön plana çıkartılması en etkili çözüm yöntemlerinden birisi olarak kabul ediliyor.

Sorun tespiti ve çözüm önerileri geliştirilebilmesi için ise çoğu zaman profesyonel destek gerekiyor. Çünkü, bireyleri bağımlılığa kadar götüren davranışlara motive eden faktörler kimi zaman bir ödül mekanizması olabilirken, kimi zaman ise bazı duygusal beklentilerin tatmini olarak ortaya çıkabiliyor. Bu faktörleri en iyi tespit edebilecek olanlar ise elbette profesyoneller!

Örnek vermek gerekirse, özçekim bağımlılığının temel sebeplerine bakıldığında, çoğu zaman kabullenilme, beğenilme, değer verildiğini hissetme vb. duyguları tatmin etmesi sebebiyle bireylerin bu tarz paylaşımlarda bulunduğu düşünülüyor. Bunun sonucunda da uzmanlar tarafından bağımlı bireylere bu duyguları gerçek dünyada yaşatacak aktivitelerin ön plana çıkartılıp onlara yönlendirilmesi etkili sonuçlar verebilecektir.

Bu konuda yazmaya bir süre daha devam edeceğim…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA