Plastik poşetler mi daha zararlı yoksa kumaş alışveriş çantaları mı?

Önceki gün süpermarketten çıkan 60 yaşlarındaki bir kadının her iki elindeki fileler dikkatimi çekti. Çocukluğumuzda büyük süpermarketler yoktu, bakkallarda gazete sayfalarından yapılan kesekağıtlarını, pazar alışverişlerinde ise ağ şeklindeki fileleri kullanırdık. Çevreyi koruma bilincindeki o kadının da plastik poşet yerine filelerden yararlanarak gençlere güzel bir örnek teşkil etmesi sebebiyle gerçekten takdiri hak ediyordu.

1977 yılından beri insanoğlunun hayatının bir parçası olan plastik poşetler maliyet avantajı sebebiyle günümüzde yaygın bir şekilde kullanılıyor. Ülkemizde 2019 yılı itibariyle plastik poşet kullanımını azaltmak amacıyla market alışverişlerinden sonra poşetlerin ücretli olarak satılmasına yönelik atık yönetmeliğinde düzenlemeler üzerinde çalışılıyor. Bu düzenleme çevreye faydalı olmayı amaçlarken marketler tarafından maliyeti 5 kuruş olan poşetlerin bir kazanç kapısı olarak görülüp 25 kuruş civarında bir bedelle satılmasından endişe ediliyor.

Plastik atıkları sadece çevre kirliliğine sebep olmakla kalmayıp göl ve denizlerde yaşayan canlılar için de ciddi tehlikelere sebep oldukları biliniyor. Okyanuslara her yıl sekiz milyon ton civarında plastik atık döküldüğü tahmin ediliyor. Bunun sonucunda da bu atıkları yiyecek zanneden balık ve deniz kaplumbağaları ölüyor. Geçtiğimiz ay İspanya açıklarında karaya vuran bir balinanın midesinden 30 kg civarında plastik atık ve bir de çanta çıkmıştı!

Peki, plastik poşetler yerine kâğıt ve uzun ömürlü kumaş alışveriş çantaların kullanımının gerçekten çevre dostu çözümler olabileceğini bilimsel olarak söyleyebilir miyiz?

Vereceğim cevap sizleri şaşırtabilir… 2018 yılının ilk aylarında Danimarka Çevre ve Gıda Bakanlığı tarafından yayınlanan bir rapora göre zamanla çözülen plastik poşetlerin organik pamuktan imal edilen alışveriş çantaları ve kâğıda göre çok daha fazla çevre dostu olduğu anlaşılıyor. Hatta, kumaş ve kâğıt çantaların çevreyi plastik poşetler kadar koruyabilmesi için geri dönüşüme uğramadan önce en az 1000 kez kullanılması gerekiyormuş! Bulguların 2011 yılında Birleşik Krallık Çevre Ajansı tarafından yayınlanan çalışma ile de desteklendiğini hatırlatmakta fayda var.

Böyle bir sonuca nasıl ulaşıldığını merak ediyorsanız kısaca açıklayalım. Çevreye etkiyi ölçerken yararlanılan kriterler arasında farklı alışveriş poşet ve çantalarını imal ederken kullanılan hammaddeler, bunların ömürleri, içerdikleri toksik maddeler ve üretim esnasında tüketilen su miktarı gibi faktörler yer alıyor.

Örneğin, kumaşın hammaddesini oluşturan pamuğun üretim sürecini göz önüne alırsak, tohumun tarlaya ekiminden hasada kadar geçen sürede yüksek miktarda su tükettiği, önemli oranda gübreye ihtiyaç duyulduğu, ekim ve hasat için kullanılan araçlarda ciddi miktarda fosil yakıt kullanıldığı ortaya çıkıyor.

Geçtiğimiz hafta Süleyman Demirel Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü tarafından düzenlenen Geleneksel 11. Mezuniyet Defilesi’nin bu yılki teması ‘Tekstil ve Moda’da Sürdürülebilirlik’ olarak belirlenmişti. Açılışta öğretim görevlisi Kartal Murat Ayvaz tarafından yapılan konuşmada, bölüm başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özgün Can ile 2017 yılında yayınlanan bir çalışmalarına atıfta bulunarak paylaşılan bazı detaylar oldukça önemli.

Defilenin temasının neden sürdürülebilirlik olduğunu kısaca açıklamaya çalışan Ayvaz, moda kavramının bir tüketim kültürü haline geldiği günümüzde TOBB verilerine göre ülkemizde tekstil sektöründe yılda 500 bin ton civarında üretim atığına ilave olarak 500 bin ton civarında da evsel atığın oluştuğunu ifade etti. Mevcut talebi karşılamak için gerçekleştirilen yoğun kumaş üretiminin çevreye olan zararlarına da değinen Ayvaz, hammaddeleri tekstil ürünlerine dönüştürmek için sekiz binden fazla kimyasal madde kullanıldığını ve böcek ve tarım ilaçlarının %25’inin organik olmayan pamuk üretiminde kullanıldığını ifade etti.

Tüketilen su miktarı ise gerçekten şaşırtıcı boyutta: Ortalama beş t-shirt üretmek için gereken bir kg pamuğu üretmek için ihtiyaç duyulan su miktarı sekiz tonun çok üzerinde! Bir Jean pantolon üretimi esnasında ise 33.2 kg karbon dioksit salınımı gerçekleşirken, 3480 litre su ve 400 megajoule enerji tüketildiğini de bu sayede öğrenmiş oldum. Bu miktarların ne kadar büyük olduğunu anlatmak için verilen örnekler ise ürkütücü: Ortalama bir araç ile 126 km seyahat (yaklaşık olarak Antalya – Isparta yolculuğundan biraz daha fazla) durumunda 33 kg civarında CO2 salınımı gerçekleşirken, yaklaşık iki ay boyunca her gün birer kez duş alırsanız tüketeceğiniz su miktarı 3.5 tonu geçmiyor. 400 megajoule enerji ise yaklaşık 14 gün boyunca hiç kapatmadan büyük bir plazma televizyon izlemeniz durumunda tüketeceğiniz enerji miktarını temsil ediyormuş!

Özetle sadece plastik poşetler değil, masum sandığımız tekstil ürünleri de aslında çevremizin en önemli düşmanları arasında yer alıyor. Bir sonraki kıyafet alışverişinizde bu bilgileri unutmamanız dileğiyle…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA