Sosyal medya vergisi

Yapay zekânın son zamanlarda tüm dünyayı saran bir paranoya haline gelmesini sürekli bu köşede eleştiriyorum. Anlatmaya çalıştıklarım aslında oldukça basit, yapay zekânın kendisinden değil hatalı kullanımından endişelenmemiz gerekiyor. Terminatör filmlerini örnek gösterip yakın gelecekte yapay zekâ ile çalışan insansı robotların tüm dünyayı yok etmesinden endişelenmek yerine ivedilikle halihazırda mevcut teknolojilerden yararlanarak insanlığa zarar verenlerin önüne geçmemiz gerekiyor. Yıllardır eleştirdiğim Facebook’un pervasızca bireysel verilerin mahremiyetine karşı duyarsızlığı hususunda ne kadar haklı olduğum son aylarda nihayet tüm dünyanın gündemine düştü. Peki ya diğerleri?

Yıllardır kendi kullanıcısı olmayan bireylere ait veriler de dahil olmak üzere topladıkları büyük verileri yapay zekâ ile işleyerek milyarlarca İnternet kullanıcısına ait muazzam bir veri tabanı oluşturanlardan korkmak yerine geleceğe yönelik robotik fantezilere kafa yormak çok fazla anlam ifade etmiyor.

Gelecekte robotların egemenliğini mesele etmek yerine ilgili teknolojilerin gelişim ve kullanımına ait esasların tartışıp ivedilikle kurallara bağlaması gerekiyor. Yıllardır genetik çalışmalar konusunda yapılan da bu değil mi? Nasıl nükleer programlara karşı tüm dünya bir araya gelebiliyorsa teknoloji hususunda da olması gereken budur. Facebook skandalının ardından kamuoyu baskısına dayanamayan Cambridge Analytica şirketi geçtiğimiz günlerde iflas isteminde bulunarak bu konuda bize en güzel derslerden birisini vermiş oldu. Kaldı ki, Facebook’un şımarık çocuğu Zuckerberg bile bu skandalın ardından burnu sürtülmüş bir şekilde defalarca özür dileyip gereğini yapacağı hususunda garantiler verme zorunda hissetti.

Geçmişte sosyal ağların ne kadar kirlendiğini, insanların ne kadar anlamsızca bu ağları kullandığını ve bunun sonucunda da kötü niyetli kişi ve oluşumların dezenformasyon başta olmak üzere her türlü kötü amaçlarla sosyal ağlardan yararlandığını ifade ederken uzun süre gözümüzden kaçan bir diğer sorun ise bugünlerde belirgin bir hâl almaya başladı. Artık devletler ve kamu kuruluşları da birbirinden ilginç düzenlemeler konusunda birbirleriyle yarışır hale geldiler.

Geçen hafta değinmiştim, Çin hükümeti tüm vatandaşlarını sosyal ağlardaki ve günlük hayattaki davranışlarına göre puanlayacağı bir sosyal kredi sistemi inşa ediyor. Hatta bu hafta sistemin ilginç uygulamalarına dair bir örneğe şahit olduk. Çin’de faaliyet gösteren bir kolej düşük sosyal skora sahip ebeveynlerin çocuklarını okula kabul etmeyeceklerini duyurdu.

Devam edelim, Uganda hükümeti geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama ile Temmuz ayından itibaren dünyada bir ilke öncülük ederek kullanıcılardan sosyal medya vergisi almaya başlayacağını açıkladı. Gerekçe ise oldukça enteresan: ülkenin gelirlerini arttırmak ve bu geliri güvenlik harcamalarında kullanmak! Finans bakanı ayrıca sosyal medya vergisi ile ülkenin elektrik altyapısını da iyileştirerek vatandaşların sosyal medyanın daha fazla tadını çıkarmasını hedeflediklerini de sözlerine eklemiş…

Yaklaşık 23.6 milyon cep telefonu kullanıcısı olan ülkede İnternet’e bağlanabilen 17 milyon kullanıcıdan toplanması planlanan günlük $0.027 vergi ile tüm bunları yapabilecek olmaları elbette sevindirici! Merak edilen ise bu projenin de daha önceki ulusal bir sosyal medya platformu kurulması ve ‘porno tespit makinesi’ geliştirilmesi gibi asla gerçekleşmeyen hayallerin ötesine geçip hayat bulup bulamayacağı…

Afrika kıtasındaki gelişmeler Uganda ile sınırlı değil elbette! Tanzanya hükümeti de İnternet konusunda ciddi adımlar atarak her cep telefonunda şifre bulunması zorunluluğu getirildi. Artık telefon kilidi bulunmayan cihazların sahipleri mahkeme kararına göre $2,000 ceza ya da 12 ay hapis (hatta hakim takdir ederse her ikisi birden!) ile cezalandırılabilecek! Tanzanya’da İnternet kullanıcıları da unutulmamış ve blog vb. web sitesine sahip kullanıcıların yıllık $900 lisans ücreti ödemesi kararlaştırılmış…

Yukarıda saydığım uygulamaların hiçbirisinin yapay zekâ ile çalışan insansı robotların aklına gelmeyeceği konusunda emin olabilirsiniz, bu köşede yazdıklarımı okumaya başlamadıkları sürece elbette!

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA